bu uzattığım yollar,

sana çıkabilseydi keşke.

ya da seçebilme şansım olsaydı,

senden çıkmasını dilerdim.


mesafe kısaldıkça sanki daha da uzaklaştın,

yaklaştıkça görüyorum gözlerindeki o adayı.

zehir gibi çalışırdı beynim, ben aptallaştım,

söylediğim yalanlarla kanatıyorum yarayı.


mucizelere kalmadığını bilmek ferahlatıyor,

yine de daralıyorum ihtimallere dalınca.

nabzı içler delen kalbim yavaşlatıyor,

olmaz sanılanlar tek tek gerçek olunca.


gelinen noktada, ben bir ağacım yol kenarında,

sonbaharın içinde baharla avunur yapraklarım.

en ufak ayrım kalmadı bu yanımdaki dallardan,

yıldız da biri artık önümden geçen insanlardan.


özlem demeye dilim varmadığı için,

hırs diye seslenirim bu hisse.

içinde nefes almaya çalışıyorum.

eğer soluk alıp vermek, yaşamaya yeterse.

korkunç bir heyecan,

taze ve buruk bir neşe.

ve merak edenlere;

ağzımdaki bu ekşi tat

yeni başlayan bir romanın,

önsözündeki ızdırap.