ey acıyan yanlarım!
sırnaşan toprak
isyanımdaki gürültü
ve ey seccademdeki itaat!
susturun beni...
ne mabedimdeki bakirelerin
göz bebekleri kalsın aklımda
ne de suçluluğu dünyaya doğmamın
rütbeli bir şarlatanın emir kipiyle
esas duruşa geçirin beni
esasıma döneyim...
özüm... incinmemiş yanlarım
sivri ucuyla bir okun
zehirli sarmaşık süslü bir niyet
ölüm gibi akıbet
ölümüm ki doğrulur her defasında yaşama
doğur beni ey acı!
yüzüme vur ıstırabını
kursağıma çöreklen
saltanatım olsa kaç yazar bulanık sularında düşlerin
kan yürüsün geceme!
yürüsün diyorum...
ıslak bir yatakta gireyim alkolün koynuna
tasmalı pezevenklerin neon ışıklı pazarlıklarında
elde hüzün elde şehvet
ve ne varsa bana kalan
koyayım ortaya...
oysa kanıksanmış bir girdap
çare miydi türkülerin isyanına?
bende hep mahzun bir öykü
bende içi boş kalabalıklar...
ey zahmetli yolculuklara selamsız duasız uğurlanan ümit!
kefensiz cesetler kadar mahrurum bilesin
beni sen yoldaş sayma kendine
sürgün bir kimlik taşırım avuçlarımda ben
mevsimlik işçisiyim kendimin
soluğum gün kokar
paçalarım düne bulanık...
marquez
2021-12-24T14:05:42+03:00Teseşekkürler@Rana
Rana Sezgin
2021-12-14T21:29:19+03:00Bitişini beğendim. Güzel bir şiir olmuş. Kaleminize sağlık. :)