Ben de senin gibi bir şiir yazmak istedim

Sözler kısrak bade bu kez yasak

Soytarılar meydanlarda

ve kan kokusu geçmeli bir yerlerde

Umuttan ya da kederden bahsetmeyeceğiz

Yolumuz tavşan deliği

Yer altına ineceğiz

Üç çıngıraklı şapkalar tepelerinde

Tek tekerlek bisiklet de döner

Falcılar matem elbiseleri giymiş

Üstelik al ve mor, karanfil kulaklarında

Benim kulaklarımda çınlayansa

"Kıtıpiyoz bir varoluşsun sen

Bakma sakın kırık aynaya."

Bu tefler bedava mı?

Meydan dağıtıyor yıkılmış heykeller arasında

Dans edelim dans edelim domuzlarla

Maymunlarla ve fillerle

Dinozorlar bir dönse

Tutardım küçük ellerinden çevirirdim bir kere

Balıkların ayakları var burada

Olta atmış kumsal çiçeği bekliyorlar

Sudan belki şöyle bir insan çıkar

Yağlı etli sulu, ızgaraya uyar.

Keçi gözleri her yerde

Kapı var onların gözlerinde

Tık tık çalıyorum.

Açılıyor cehennemin efendisine

Efendi dedikleri bir garip mahpus

Acıyorum da kapıyı örtmeden soruyorum

İnat ettin değil mi boynuz kafa?

— İnatsa inat eğilmem o balçığa

Onun da kendince sebepleri vardır diyorum

Büyük kuyudan su çekerken Yusuf'u görüyorum.

İhanete uğrayanların en dertlisi bir çocuk

Burası yer altı, Allah yardım etsin diyor

Suyumu içiyorum.

Boyum kısalır diye bekledim

Gireceğim delikler vardı

Bir karınca kolonisi mesela

Nasıl oralarda durumlar?

Sizle birkaç gün yaşasam

Belki siyasi parti kurarım.

Büyük Zafer Karınca Kararınca Deva Partisi

Halk falan geçmeyecek içinde

Bunlar boş işler sisli yer altı beynimde

Mor salkımdan mı bahsedeydim size?

Yo, dostum burda her yer kan gövde

Ter de var biraz ancak o şanlıdır

Kalkıp yorulana kuyuya düşen ay hediye.

İstikrarsız anlatım soytarıları sevindirdi

Üç çıngıraklı şapkalar tekerlek üstünde titredi.

Karnaval üç asır sürecek dendi

Yeter dedim bir akrep yiyip güneşime döneyim.