Görüş mesafesi çok kısalmıştı, korkuyordu. Arabayı bir kenara çekmek istiyordu ama arkadan gelen dikkatsiz bir sürücünün kendisine çarpma ihtimali tüylerini diken diken ediyordu. Yol dardı, bilinmeze doğru gidiyormuş gibi direksiyonu sımsıkı tutarak çok yavaş bir şekilde ilerliyordu. Yola çıktığına pişman olmuştu. Sis her yeri kaplamıştı. Son dönemde yaşadıklarıyla da önünü göremez olmuştu. Sinirlenip dişlerini sıktı, yutkundu. Sadece mutlu olmak istemiştim dedi. Yeni bir başlangıç için bavulunu alıp yola çıkmıştı ancak sisten birkaç metre ötesini bile göremiyordu.
Bavuluna sığmayan iki şiir kitabını yan koltuğa koymuştu. Yaşar Kemal’in ‘Bugünlerde Bahar İndi’ ve Ahmed Arif’in ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’ kitaplarıydı bunlar. Göz ucuyla baktı, iki kitap aynı koltukta birbirine değmeden duruyordu. Biz bir olamadık ki sevdiğimiz kitaplar bir arada dursun dedi. Kendisi Yaşar Kemal’i, sevdiği ise Ahmed Arif’i pek severdi. Yaşar Kemal’in kitabının kapağı kahverengi toprak renginde Ahmed Arif’in kitabı ise gökyüzü mavisindeydi. Yerle gök arasına sıkıştım dedi sanki sevdiği kadına seslenircesine.
Sis dağılmaya başlayınca haletiruhiyesi de düzelmeye başladı, CD çaların sesini açtı. Sevdiği kadının sesini de CD’ye yüklemişti. Yaklaşık 10 kere dinledikten sonra yazık ettin bize diyerek CD’yi çıkarttı. Sadece sevdiği kadının CD’sini özenle sarıp saklardı. Kıyamazdı. Sesi ve gönderdiği çiçeğin kurumuş parçaları da olmasa tutunacağı bir dal yoktu. Neye tutunsa kırılmıştı. Belki de hayat artık tutunmadan yürümesini işaret ediyordu. Tutunduğu hayallerini düşündü, sevdiği kadının olmadığı tek bir tane bile hayali olmadığını fark etti. Yeniden hayal kurmak mı kolaydı yoksa kurduğu hayallerden sevdiğini çıkarmak mı? Anında yüreği sızladı. Suçluluk hissetti, göğsüne bir ağırlık çöktü. Kolay mı canından can çıkarmak? Hayaliyle murada erdiği kadını ne hayalinden çıkarabildi ne de onsuz yeni bir hayal kurabildi.
Tek başına yeni bir yola çıktı ama yolda her saniye sevdiğiyle birlikte gibiydi. Nereye gidersem gideyim benimle gelecek dedi. Nereye gittiğini de hiç düşünmemişti ama sanki arabayı sürmek istediği yer yine hayalleriydi, yine sevdiği kadındı tek bildiği yol. Aynaları kontrol etti, dörtlüleri yaktı, yavaşça frene bastı. Yol kenarında gördüğü hayratın önünde durdu. Elini yüzünü yıkadı, suya baktı. Su akar yolunu bulur dedi. Benim yolum sevdiceğimden öteye gitmiyor dedi. Arabaya bindi, tekrar dönmeye karar verdi, U dönüşü yaptı ve yanındaki kitapları birbirine değecek şekilde koydu. Kitaplara baktı ve fısıldadı: Biz de kavuşuruz elbet yerle gök arasında bir yerde.