Çok sesli endamları, zarif hayallerin...
Pan üfledikçe bir oluşumuz, toprağı büyütüyor.
Taş avlularında beyaz surlu kadim kentlerin,
Akasya kokuyoruz.
Sen ve ben; bir akşam yıldızı!
Bulutsuz ay ışığı şelalesinde,
akissiz parıldıyoruz.
Serin bir ilkyaz gecesi,
Uzak diyarlarında dünyanın,
Son bir umuduz.
Zaman yellerin kanatlarını ufalarken
Uçuyoruz engin bulut tarlalarını yaran,
Dağ doruklarında.
Sesimiz toprağa düşüyor.
Filiz veriyoruz her yerinde yaşamın.
Ak yeleli atlar suyun üstünde koşuyor,
Gökkuşağı kanatlarını seğiriyor kuzgunların,
Karacalar ırmaklara bırakıyor tedirginliklerini,
Sincaplar kovuklarına dönük...
Gece sesleri gümüş kadehte sunuluyor;
Yüreklerimizde duyuyoruz.
Gözlerimiz bir duaya yumuk,
Bir gece, bin yıl uyuyoruz.