Adımlarımı bir boşluğa atıyorum. Yürüyorum, ayakta durmak zorundayım. Bana ait olmayan bir senaryoyu oynamakla yükümlüyüm. Boğamadığım bir sessizlik var. Her şeyin çığlık çığlığa susmasına anlam veremiyorum. 

Bahar genelde nisan ile beraber geliyor, tebessümleri unuttum. Kimi melodiler hâlâ bir buse kondurabilir. Her şey bir ihtimal dahilinde fakat harici bir durumu daha göze almak zorundayız. 

Bir keresi daha yok ama hâlâ aynıyız. Biliyorsun ki sen benle beraber biz olduğun süreçleri yaşardın bir zamanlar. Tarihi ve tarifini hatırlamak güç. Kafamda senelerdir yokluğunun melodisi çalıyor. Onu susturmaya çalışamıyorum. 

Gençliğin güzel yıllarıydı, her hatıra benim bir uzvumdan daha yakın bana. Şu an olduğum benden de daha sıcak ve samimi. Bir şeyler iyi ya da kötü seyrediyor olsa da vardı. Şimdi koca bir boşluk. 

Ağlayamıyor gülemiyor eğlenemiyor üzülemiyorum. Her yerden devam edecek nitelemeler... Hayatın koyduğu kurallara uymak zorundayız. Geleceği ve bugünü yaşamak, bunlarla ilgili planlar yapınca başarılı atfedilmek. 

Saçlarını bir kez daha okşayamayacak, gözlerine bir kez daha bakamayacak, aslında beni çok iyi tanıyan bir yabancı olduğunu hiçbir zaman sana anlatamayacağım. Hayat bu mahrumiyetleri barındırırken sunacağı hangi şey beni özgür hissettirebilir? 

Hızlı yürüyoruz ve gerimizde çok iz bıraktık. Takip ederken kayboluyor, bulduğumuz şeyleri anımsıyor ve en nihayetinde yürüyebiliyoruz. Günler değişiyor, mevsimler bir şekilde aynı kalıyor. Saçların her zaman baharla dans içinde. 

Bir keresine daha katlanmak ve zamanın ellerinden bir uçurtma ile tutmak. Hatrımda kalıp anımsayabildiğimde beni mutlu eden tek gerçek, hatıra.