Gök gürledi ve kalbim boşandı kurak yeryüzüne...

Ölürsem....

mutluyum....

Yer yırtıldı ve içinden çıktı aklımın karanlıkları damarlarımdan kalbime doğru,

Ölürsem mutluyum...

Kalbim güm güm güm beynimde atıyor kalbim...

Nicedir deliyim nicedir denksiz

Ölürsem mutluyum...

Nece demeyin rengine ölümümün alacadır alaca

Gitmek üzere kalbim, bitmek üzere maceram

Ölürsem mutluyum

Alacayım...

huzursuzum...

Hiç bir iklime uymaz mevsimim

Ölmeye umutluyum

Alacayim gepgeniş ve çorak topraklara bulanmış topraklara ekilmiş...

En güzele an be an

Nefes kadar yakında......

hisset beni --

Sakın kurtarmaya gelme

ölmeye umutluyum


Yüzümü kendime döndüğüm an hüznün evreni açılır önümde kat kat

Geçmiş bir kar fırtınası gibi ortalığı sarar

Çocukluğum,

kalbimin tam ortasına yerleşen

yumrum..

Geçmez yaram

iyileşmez kangrenim,

karam, batağım...

Nice geceleri uğruna fena ettiğim

Hatırlamaya korktuğum

Korkunç bir filmin karanlık sahnesi

Bitmeyen gecelerin ve de

Zehrin

Ve pasın tortusu...

Gel al beni dar ağacına artık

Binlerce kez ölmeyi yeğlerim bu iç kasvete

Karanlığım alacam,

Hüznümün batağı

İç pişmanlığım,

Göz yangınım,

Çocukluğum, sonum, kabusum

Karlı gecem şafaksız ıssız

----

Kalp ağrısı mıdır çektiğim

Uykusuz gözlerim ve dermansız parmaklarım ile

Toprağı kavradım

Kokladım...

Ahhh seni alan bu toprak

beni almadı almayacak!

Ölmedim henüz... mutsuzum