Biraz olsun anlamamız gerekiyor, yoksa ne önemi var varlığının. Sırasıyla bir cümle için bu kelimeler fakat öğrenmen gerekiyor, bu cümleler ne için? Keşke yalandan da olsa inansaydık, ölenlerin bir şekilde işitebilme ihtimaline. Deliliğe yol açacak gibi boşluğa bakıp kendi kendine konuşmak, duyanlar için. Lakin eminim; her konuşmamı dinleyen görünmez bir kalabalığın koltuklarımı doldurduğundan. Belki benim için bir sahneleri olacaktır inanıyorum, ölülerin yaşadığı o yerde gösterim olacak. Yaşamaktan bahsedeceğim her birine çekinmeden. Neler kazandıklarını yok olarak, kaybetmeye devam ettiklerinden bahsedeceğim hala yaşıyor olanların. Bir kadına aşık olmak istiyorum içlerinden, dünyada gözyaşı dökenler olsa da onun için. Çok üzülürüm eğer tanrı aralarındaysa ve sözlerime kulak verdiyse benim. Oysa ki dinlemediğini biliyor olmamdandı tüm küfürlerim. Ve dinlemediğini biliyor olmam yüzündendi, hala hayatta olup olmadığını bilmeden, seni onlara hiç masum anlatmadım ben.
Bir mum masamda tütmeye başlamış ve yerine koyacağım bir yenisi yok. Onlarca karalanmış cümlelerin çirkinleştirdiği bir kağıtta seni anlatmaya değil, seni anlamaya yer arıyorum. Bir sır bıraktı tanrı bilinçaltımda travmalara yol açsın diye. Bense amacına bakmadan şüphe ediyor olmalara seviniyorum. Beni bir gün seveceğini bilseydim eğer inan bana, sunmazdım çıplaklığımı ahlak yoksunlarına, sevilmek için. Yine de ben de insanım, bilmeni istiyorum; hiç iyi davranmadılar bana, zayıflığımı bilenler. Masumluğum üzerine inşa ettikleri günahları sınavsız bir geçiştir cehenneme. Sığınmak zorundayım bahanelere, anlamam gerek, nasıl olur da sevgimi elimden almayı başarabildin...
Yokuş aşağı bir yol, fakat benim için dik bayır. Üstelik güneşle hiç karşılaşmamış. Hangi binasın içlerinden, sen karanlığa mecbur bırakanlardan hangisisin? Pişkin bir rüzgar... bilemiyorum belki de öfkeli. Keşke yorumuma kalmasaydı, keşke seyircisi olmasaydım uzaktan, keşke dilini bilebilseydim. Yine de gülümser gibiydi onca şeyin ardından, hala umut eder gibi, saygısız! Ne bu makyajsız gökyüzü üzerimde, ne alıp veremediği var denizin rengiyle hala! Nasıl olur da kazanıyor gece, ikisinin savaşında? Neden yanıyor ışıkları dünyanın hala, neden tüm güzelliğini sönmesinde buluyorum? Siz yaşayanlar yok musunuz, ne kötüsünüz! Umarım çok yaşarsınız! Günleriniz bitmeyecek kadar uzun, çekilmeyecek yorgunlukta ve bahtsız olur! Ve sen... Kendi kendime konuşmalarıma maruz bırakan kadın; eminim gösterimi seyredenlerden, ancak hissiz kalanların dinleyeceği kötülüktesin. Her nelere maruz bırakıldıysan, sevinirim insanlığına layık olmasını hissettirdiklerinin. Artık bilmen gerekiyor, sana dair ne varsa döktüm içimden. Bir daha hiçbir gösterimde senden bahsetmeyeceğim.