Akrep ile yelkovan arasına sıkışmış ruhum... yıldızlardan astığım umutlarımın bir bir iplerini kesiyorum. Paris yanıyor günün yirmi beşinci saatinde. Ben ise üşüyorum. Notre dame duvarlarından esmarladanın kokusu sarıyor o yangın yerini...

Bastille'den 1789 yılının temmuz sıcağında yükselen çığlıklar beynimin duvarına vuruyor... Ben ise, hayalleri Dicle Fırat arasında ölen esmer kız çocuklarının gülüşlerinde yitiriyorum... bu son yaz günün yirmi beşinci saatinde umudun son baladını okşarken rüzgar, ben yokuş aşaği sürüklenen akrep ile yelkovanı izliyorum...

Çözümsüz kalınan son yaz gününden...