düşünmeseydim evrenin gizini 

aşağılık düzene boyun eğseydim

gerçekliğin ne kadar gerçek olduğunu sorgulamasaydım

çok okumasaydım belki

aşka düşkün olmasaydım 

vivaldiyi odamda yaşatsaydım

nisan gelince kekik kokusu ansaydım

gitmezdi saçlarım kalırdı yerinde

herkes gibi bu çarkta bu düzende ruhumu satsaydım

belki bu kadar hayat zor olmazdı

belkilere bırakmasaydım işimi 

eşeğimi mutluluğun kazığına bağlasaydım

saçlarım kalırdı dökülmezdi yirmi birimde 

kaldırımlara bakmadan bassaydım

ezseydim en umarsız karıncayı bile

başı eğik yürüseydim inançlarıma ve burjuvaziye

dimdik acı çekmeyi tercih etmeseydim

belki ciğerlerim bu kadar marazlı olmayacaktı

kan gülleri düşmeseydi bahçeme

okaliptüs ağacı intihar ağacına sarılmasaydı

annemi mutsuz görmeseydim yıllarca

penceremden ay ışığı girseydi içeri

saçlarım kalırdı bırakmazdı beni

belki ben de bu kadar içmezdim

ya da düşünmezdim

susarak ölmezdim 

yirmi birimde