Kesilebilirim bileklerimden her an,
alıcı kuşların göçmen intiharlarıyla.
Susturulabilirim ilk ayrılıkların gözyaşlarıyla
düşebilirim tek adımda küçük bir çocuğun kavuşma korkusuyla.
Çekip gidebilirim bir sabah yaşadığın kentin şafağından
ve hiçbir şeyi yüzüstü bırakmadan.
Henüz güneşi doğmamış bir acıda açarım gözlerimi belki,
kim bilir belki en kesif soluğunda.
Tebeşirlerle çizilmemiş sokaklarda oynarım çocukluklarını
ve bütün duvarlarına kazırım sevdaların bildiğim her hâlini.
Tek tek kucaklaşırım anılarınla
tek başıma tutunurum göz kapaklarına.
Uçamayacağını bildiğim bir kelebeğin sayılı saatlerine saklanırım,
duymadığını bildiğim büyük bir gürültüyle sarsarım düşlerimi yer altlarında,
görmeyeceğini bildiğim bir ağacın sararıp düşmüş yaprağına harcarım ömrümü.
Anla beni;
Kaybetmiş bir ordunun,
Yitik bir devrimin,
Uyuyamamış bir rüyanın
kurşuna dizilmiş yeri gibiyim.
Çekip gidebilirim,
bir şehrin şafağında.