Her şeyin değerini çok sonradan anlıyoruz. Ah, yitip gidenler... Yitik bir hayat,yitik bir aşk ve yitik mutluluklar. Kursakta kalan hevesler... Bu hep böyle midir? Hiçbir şeyi tamamlayamaz mı insanoğlu yoksa tam anlayamaz mı? Galiba ikisi de. Yarım kalanlar hep hafızada kazılıdır.

Ah, neyseler ve keşkeler... İnsanoğlu, anın değerini bilmeden ömrünü yitirir. Dedim ya yitik hayatlar' Hep geçmişe olan pişmanlığı ve geleceğe olan kaygısıyla hayatı ellerinden kayıp gider. Farkına vardığında ise her şey için çok geçtir.

Ah, telafisi olmayan bahaneler ve hatalar... Çok can yakar. Zaman kendinden ödün vermez. İşte, insanoğlu bunu çok geç öğrenir. Duygularını bekletir ama duygular demlenmez ki soğur, tadı kaçar.

Ah, şükretmeyen insanoğlu... Rutinin bir nimet olduğunu anlamaz. Sağlık ise kendisine bahşedilen en büyük zenginliktir. Diyorum ya insanoğlu bir şeyleri kaybetmeden değerini anlamaz.

Hep hazıra konar, kolayını ister her şeyin. Hem aç hem de doyumsuz... Mutlu olmak ister ama bilmez ki mutluluk hak edilir, var edilir. Sevmek ve sevilmek ister ama yine bilmez ki sevgi emek ister, karşılık ister. Sonra hiçbir şey elde edemeyince de pes eder. Kalan zamanını doldurmak için öylesine yaşar. İşte, artık o zaman rutinler gerçekten rutin olur. Arkasına dönüp baktığında ise sadece bir eyvah kalır.