Kendimi inandırdığım yalanlarla birlikte yürüyorum köhne sokaklarda.

bedenim benliğini kaybetmiş bir vaziyette,

nereye varacağından bihaber atıyor adımlarını.

Vakit geçiyor, akşam oluyor.

50 adım 25 sigara, dilimde şarkı.


Tüttürdüğüm sigara sönüyor,

dilime pelesenk şarkı susuyor.

Zihnimin içinde bastırdığım duygular açığa çıkıyor tekrardan.

Lakin anlam veremiyorum,

yitip giden bir şey neden hala yüreğimi deşiyor?

Ölen hisler ardımdan geliyor,

görülen her bir düşümde izlerini bırakıyor.

Yaktığım sayfaların küllerini gömmüşken toprağa

Ve yitirilen öksüz kelebekleri koymuşken kefene

titreyen sesimden anlaşılıyor.

Öfkeli, kırgın, umutsuz sesimden.


Kavuşamayız biz.

O kafeste beslediğim kelebekler dirilmez bir daha.

Seni gördüğüm yüzlere sırtımı çevirdim.

Zaman bizim lehimize işlemez artık.

Karşılaşırız elbet,

lakin bir şiirin en aşık dizelerinde değil

o şiirin en acı dizelerinde karşılaşırız.

Çiçeklerle dolu sokaklara çıkan yolları kapatırım,

köhne sokaklarda karşılaşırız.


Yalanlarına inanmak istemiyorum dünya bitti,

geçti yıllar.

Öyleyse neden hala yüreğim acıyor?