Yabancı birinden mesaj geldi. ''Nasılsın?'' diye. Hemen cevap verilen bu sorunun bu kadar zor bir cevabı olduğunu bilmezdim. Nasıl mıyım? Sanki bir çeşit amneziyi yaşıyormuşum gibi. Her gün sıfırlanıyor günlerim. Her geçen gün daha da kayboluyor dünlerim, yarınlarım, bugünlerim.


Kaçıyorum gerçeklerden, gerçek hislerden, gerçek insanlardan ve gerçek düşüncelerden. Düşünmüyorum onların üzerine. Günden güne bölünüyorum parçalara. Yabancılaşıyorum her birine ve arkamda bırakıp eksiliyorum daha fazla. Her şeyi de gömüyorum en derinlere. Tanıyamaz oluyorum. Böylece her iyi ve kötü duyguyu anında yakıp kül eden, beni kayıtsızlığa ve uyuşukluğa sürükleyen bu kara delik gibi sonsuz boşluğum; günden güne sağırlaşmış ve körelmiş ruhumu kurtuluş arzusuna mahkum edecek, tüm varlığımı yutacak ve dışarıya benden geriye kalan silik, donuk bir benlik ve sadece acı veren bir nötrlük yansıyacak. Ve tüm bu karanlık boşluk saracak, kapatacak üstünü bastırılmış fırtınaların; bir çift boş bakışın, konuşulmak için konuşulan, ağlamak için ağlanan ve gülmek için gülünenlerin ardına saklanacak. Sonra ben de geçeceğim aynanın karşısına, soracağım o yabancıya ''Nasılsın?'' ve yabancılaşacak sordukça.