Oynanan oyunlar hep aynı; söylenen yalanlar ve bir avuç dolusu duygusuzluk... Başrol hep sen olmak istedin ama unuttuğun bir şey vardı; elbet bir yerde hata yapacak, tökezleyecek ya da ağına düşüremeyecektin. Güçlü olanın kendin olduğunu düşündün ve yanıldın. Oyunu seven bendim, kendimi de hep ben kandırdım, her şeyin bilincindeydim, cesur olan da ben... Hayatımın başrolü benim, senin kendinle vermiş olduğun aşağılık savaştan ayrılıyorum; sen kendi filminde yan rolleri değiştirerek ve aynı kurallarla oynayarak devam edebilirsin. Ben belki seyirci kalacak, belki de o odaya girmeye tenezzül bile etmeyen biri olacağım. Bugün düşeceğim ama ertesi gün o boşluktan daha dik kalkacağım, kendime acımayacağım hiçbir zaman... Tek aşağılayacağım şey senin doyumsuz egon olacak, gerçi buna üzülecek vaktim dahi yok. Kıracaksın, kırılacaklar. Tüm ışıkları kapalı olan zihnin beni asla anlamayacak. Kendi zaferini kazanmış, ellerinde kurdeleler olan bir kadın; başarmanın vermiş olduğu tarifsiz mutluluk ve bir şeyleri bitirmiş olmanın dayanılmaz hafifliği.