Kendimden özgür ve kelimelere tutsağım bu gece. Bırakıyorum kendimi ve hiçleşmiş ruhumun tanığı oluyorum sadece. Gözlerimi kapatıyorum tam o an, varlığımdan kalan son kırıntıların yok oluşunun seyrini istemediğim için. Savrulup gidiyorum fark etmeden, durdurulmayı umut ederek, kalemimle dahi karşı koymadan, savruldukça durulacağımı düşünerek, umut ederek, hissederek, kaosa gözümü açarak... Nefeslerin dahi nasıl insanın içine işlediğini unutarak uyanınca fark etmeye başlıyor insan yeniden; göğün yalnız huzurunu, suyun akışındaki anlamı, başını kaldırdığında karşılaştığı gizemi, çevresinde rastladığı şaşkınlığı, tenine değdiğinde hem kavurup hem iyi gelen hayatın afallamasını. Yeniden başladığında açıyor aslında kendini gizemlere, doğuşlara ve yok oluşların kendi sonunu getirmesinin umutlarına.