Kendimi bir rıhtımda buldum. Carroll ve Victor kellem için anlaşmaya varıyordu. Ellerim bağlıydı. Oturduğum sandalyeden bir türlü kalkamadım. Geriye iki züppeyi dinlemek kalıyordu.
- Bu adamın ikimizde ölmesini istiyoruz. Aslında bu adamda kendinin evrenden silinip atılmasını istiyor. Üçümüzün bu konuda ortak bir beyanı var. Neden bu adamı kimin öldüreceği bu kadar önemli?
- Çünkü bu sürtük benim oğlumu öldürdü. Senin zararını karşılayabilirim. Bırak onu ben öldüreyim.
- Bu konuda anlaşamayacağım seninle. Alex bir altı patlar ve bir kurşun istiyorum senden. Kararı matematik verecek. Bunu kabul etmeni istiyorum.
- Lanet olsun. Şu salağın nasıl öleceği bu kadar önemli olmamalıydı. Teklifini kabul ediyorum. Bir el daha ekleyebiliriz. Kendi canı hakkında kendisinin de söz sahibi olmasını istiyorum.
- Lanet olsun. Ortak bir noktada buluşmak için teklifini kabul ediyorum. Başlayalım mı dedektif?
Alex silahı getirmişti. Bu benim sonum olacaktı galiba. Her şeyi başlatan ruhumun sona erişmesine az bir vakit kaldı. Tek elimi çözdüler. Carroll ilk atışını yaptı. Etimin demirle buluşma vakti biraz daha gecikecekti. Silahı aldım. Kendi kaleme iyi bir şut atsam da melekler topu çizginin üstünde tutmayı başarmıştı. Telaşa gerek yoktu. Birazdan kafam patlayacak. Yer çekiminin bir önemi kalmayacaktı. Ruhumun geride bıraktığı önemsiz bir et parçası olacaktı. İnsanları duygularından, düşüncelerinden, inançlarından koparırsak geriye ne kalır? Bence ruh bu saydığım bütünlüğün insan bedeninde toplanmasından başka bir şey değildir. Ölünce bedenimin nerede, ne şekilde olduğunun pek bir önemi yoktur. İster cesedimi yakın ister birkaç insan toplayıp güzel bir veda yapın. Ben ölünce bedenim hakkındaki bütün seçenekleri sizlere bırakıyorum. Sıra Victor'un. Umarım iyi bir atış yapar.
- Max, Tanrıya ve Angelina'ya benden selam söyle. Her şeye rağmen dostum olduğunu bil. Her şeye rağmen seni sevdiğimi bil. Sadece zaman ikimiz için akmak istemiyor artık. Sende bunu kabul edersin bence.
- Canın cehenneme. Seninle aynı fikirdeyim. Söylediklerinin doğru olmasını isterdim. Planımız böyle değildi. Senin elinden ölmek istemem. Umarım attığın mermi beynimi bulmamak için başka bir boşlukta saklanıyordur.
- Bende seninle aynı fikirdeyim. Cehenneme kadar yolun var dinlenerek git.
- Bunu bir düşünmem lazım.
Silahın içindeki kurşun kafamda değildi. Hala bilincim yerindeydi. Kurşun yerinden çıkmamak için saklanmıştı. Hiçbir ses gelmediğinde bir çocuk gibi saklandığı perdenin altından çıkacaktı. Bedenim yavaş yavaş kokarken kurşunda kendine bir barınak bulmuş olacaktı. Ölmeden önce sorulması gereken soruyu sormadılar. Ne kaba insanlar var yanımda. Ne kaba insanların esiriyim. Ben bu kabalığın farkındayım, ya diğerleri farkında mıdır? Ömrümü diğerlerine hizmet ederek tükettim. Benim bu bulunduğum çıkmazın içinden kurtarmak için elimden ne gelebilir? Biz güvenlik sorumluları devletin seçtiği diğerkamlı insanlarız. Tek derdimiz diğer insanları mutlu edebilmek. Ne kendimizin bir önemi var ne de geçireceğimiz bu zamanın. Hiçbir şeyin önemi yok.
- Bayanlar ve baylar. Gördüğünüz üzeri silahın içindeki kurşun ketum bir insana benziyor. Çıkmakta ısrarı ve direnişi bizi heyecanlandırıyor. Bakalım bu insan kimin elinden ölecek. Şimdilik sıra bende. Kurşunun ısrarı üzerine arkadaşımıza bir lütufta bulunmak istiyorum. Son bir isteğin var mıdır dedektif?
- Seni gebertmek isterdim. Bana seni öldürmemem için yalvarmaya mahkum ederdim. Seni her gün yavaş yavaş öldürmek, yalvarmanı izlemek, o iki gözündeki çaresizliğe tanıklık etmek isterdim. Bunların olma ihtimali düşük. O yüzden silahı doğrult kafama. Eğer ölmezsem kendi intiharımdan önce bir tane sigara içmek istiyorum.
- İşe koyulma vakti. Seni hiç sevmedim küçük adam. Senden nefret ediyorum. Merak etme, on saniye sana olan hislerimin ne senin ne de benim için bir önemi olacak. Sabırlı ol.
Silahı kafamın arkasına dayadı. Silahtan yine bir ses soluk yoktu.
- Artık sigaramı içmek istiyorum. Buradan çıkış yok. Telaşa, heyecana gerek yok. Sigaramı içip gideceğim merak etmeyin.
- Alex arkadaşımıza bir tane sigara verir misin?
- Tamam, patron.
Sigaram ve çakmağım elimdeydi. Bir elimde silahı tutuyordum. Silahı Alex'e verip sigaramı yaktım. Tekrar elime aldım.
- Bayanlar ve baylar. Artık konuşma sırası bende. Silahın içindeki kurşunu köşeye sıkıştırdım. Birazdan kurşuna kafamda bir sığınak yapacağım. Hem kurşunun bir evi olacak hem de düşüncelerimden arınacağım. Bu programda bizi yalnız bırakmayan bütün izleyicilere teşekkür ediyorum. Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle. Carroll tanrıya benden selam söyle.
Kurşun doğru adresi bulunca ulaşmak için çabucak çıktı. Artık Carroll yoktu. Topluma hemen seslendim. Çok vakit geçmeden onun yerine alacak birilerini bulmakta zorlanmayacaklardır. İçecek daha çok sigaram olduğunu düşünüyorum.
- Victor artık gidiyorum. Bu pislikten oluşan boşluğu senin almanı üstlenmeni istiyorum.
Silahı yere attım. Ağır adımlarla izleyicilere veda ettim. Her şeyi çok önceden planlamıştık. Alex'in patronuna ihaneti işlerimizi kolaylaştırdı. Herkesin güvendiği bir insan vardır. Kimileri güvendiği bu insanın elinde hayat bulurken kimileri de bu insanların gazabına uğrar. Birilerine hayatımızın iplerini vermek ne kadar zayıf bir davranış. Doğanın birçok kanunu vardır. İçerisinde bulunduğumuz durumu bir kanun özetliyor. Eğer zayıfsan ölürsün. Hayatta kalmak ve yeni şeyler keşfetmek istiyorsan güçlü olmak zorundasın. Bende şu şekilde özetlemek istiyorum. İnsan insanın şeytanıdır. Şeytanı uzakta aramaya gerek yoktur. Hemen etrafınıza bakın. Hiçbir yerde bulamıyorsanız üzülmeyin sabah kalkınca aynada size görünecektir. Yavaşça yüzünü yıkar. Bir sigara yakar. Çıkan dumanlara bakar. Sizi yok etmek için yeni planlar kurar. Yatağın başında bekleyen tanıdık bir sima belirdi. Rüyalarımın bazen gerçek olmasını isterdim. Uyandım, yeni bir güne daha gözlerimi açtım. Plaktan gelen seslerin içinde kalakaldım. Bir başımaydım.
- Uykucu dedektif mi olur?
- Gözlerine inanmak istemiyorsun galiba.
- İnanmak zorundayım. Kahvaltı yapmak istersen seni bekliyoruz.