Kafamdaki yarattığım karakter kafamın içindekilerin katiliydi. Bir anlığına katilimden kopuk bir hayat sürmenin zor olduğunu anladım. Benim yarattığım bir karakterin benim kendime yediremediğim hataları benim yüzüme vurmasından daha doğal bir eylem yoktur zannımca. Ellerim üşüyor. Kan akışı bir süreliğine ellerime ulaşmamış olsa gerek. Düşüncelerimden üşümesini isterdim. Saat karanlığı gecenin ortası geçiyordu. Bara girdim.


- Kimleri görüyorum? Biraz daha gecikmeni isterdik. Seni kız arkadaşımla tanıştırmak istiyorum.


- Bende tam onu soracaktım. Küçük çocuklar gibi ağlamaya başladın şimdiden. Benim çocuklarla çalışmadığımı bilmeni istiyorum. Kırık oyuncağını asla tamir ettirmeyecek bir babayım ben.


- Ben ağlamıyorum. Sadece sorumsuzluğunu yüzüne vuruyorum. Bu şekilde birlikte iş yürütmenin bir önemi yok.


- Neyin önemi var? Bu arada hala bu kadının kim olduğunu söylemedin. Daha anlaşma aşamasında olduğumuzu söylemeliyim.


- Senin için Jim'in emekliliği ayrılmasını istedim. Jim'in boşalttığı koltuğa sen oturacaksın. Hala anlaşamadığımızı mı düşünüyorsun?


- Bunu senin yaptığını bilmiyordum. O yaşlı haydutun artık emekli olduğunu anlaması gerekiyor. Yaşlının yerini ben alır mıyım? Aldığım zaman anlaştığımızı düşünebilirsin.


- Hanımefendinin ismi Lee. Kendisi benim işlerimin ortağı. Hayatımın ortağı olduğu söylenemez. Ben aşka inanmayan gerçekçilerdenim. Sen aşk hakkında ne düşünüyorsun?


- Buraya bu konuları konuşmaya gelmediğimizi ikimizde biliyoruz.


Barmene içki getirmesi gerektiğini söyledim. Angelina sendromunu kafamdan atmam gerekiyor. Bu sendromu o farkında olmadan yaparsam bir sorun olmayacağını düşünüyorum.


- Bu sana anlattığım kafası kırık polis. Artık polislik yapmıyor aslında.


- Memnun oldum.  Kadınlarla fazla konuşmuyor herhalde.


- Hadi ama Lee. Sende kendini önemli biriymiş gibi göstermeye çalışma. Benim sayemde buradasın.


- Ben önemli biri değil miyim?


- Ben bu saçma tartışmanın ortasında kalmak için ne yaptım? Buraya iş konuşmaya geldim. Kuruntularınızı eve saklayın.


- Sen bizim sohbetimize nasıl karışıyorsun? Bu haddi kendinde nasıl buldun?


- Senin ismin neydi? Ben buraya seni tanımak için gelmedim. Senin saçma sorularını da cevaplamak için yaşamıyorum. 


- Öyle mi ?


Tartışmanın içine Carroll karıştı birden.


- Lee sen bu arkadaşımızın umurunda değilsin. Büyük ihtimalle bende bu arkadaşın umurunda değilim. Bu arkadaşı yakınlarda bir yerlerde tutmak zorundayım. Bunun farkında olmanı istiyorum.


- Ben burada daha fazla kalmak istemiyorum. Max, hiç memnun olmadım. Bu tavrını diğer kadınlara yansıtmanı istemem.


- Bence gitsen iyi olur. Her konuda bir fikrin olmasın. Sana tavsiyem diğer insanların hayatlarına o estetik burnunu sokmanı istemem.


- Carroll bir şey demeyecek misin? Bu saygısızlık yalnızca bana değil. Bu adam benim üzerimden sana saygısızlık yapıp hala karşımızda böyle duracak mı?


Barmenin getirdiği viskiyi yudumladım.


- Ben bana yapılmış bir saygısızlık göremiyorum. Burun estetiğin konusunda adam haklı değil mi? Söylediğinin birçoğunda haklı kendisi. Sen adamın hayatına niye karışıyorsun? Adama nasihatlar vermeye başladın. Kusura bak ya da bakma Lee. Bu konuda haksız ve saygısız biri varsa o da sensin.


- Ben senin için kimlerden vazgeçtim, biliyor musun?


- Şimdi beni aciz varlığınla mı tehdit ediyorsun? Tam anlayamadım.


- Siz erkeklerin birbirinden hiçbir farkı yok. Bundan sonra görüşmek istemiyorum seninle.


- Bu durum benim ne kadar umrumda olabilir? Cehenneme kadar yolun var dinlenerek git.


- Senin bir fahişenin evladı olduğunu söylemiş miydim?


- Bu saldırgan tavırların niye? Akşam tekrar gelip özür dileyeceksin. Acizliğini saldırganca hareketler yaparak mı bastırıyorsun?


Carroll kadına bir tokat vurdu. Bence konuşarak halledebilirdi. Söz konusu Carroll olunca ne yapacağını pek bilemiyorsun. Tanrı diğer günahlarının yanında bu basit saldırganlığı bu kadar önemser mi? Lee bardan ayrıldı. Carroll konuşmasına kaldığı yerden devam ediyor.


- Kadınlar, ne bekleyebilirsin? Her zaman önemli olmak isterler. Her zaman en önde yürümek isterler. Şu son yıllarda birçok hak sahibi oldular. Neyse, yenisini bulurum. Burun estetiği olmayan bir kadını bulmak zorunda kalacağım sayende. Beyniyle sorunu olmayan bir kadın bulmam gerekiyor. Her erkeğin arkasında bir kadın var herhalde. Çokta önemli varlıklar değil. Beyin estetiği olan bir kadın bulmak zorundayım. Neyse, yarın işine dönmeni istiyorum. Artık departman senin, benim dışımda kimse sana bu iyiliği yapamaz. Şehirde senin gibi insanların olması gerekiyor. Benim gibilerinin çok olduğu söylenebilir. Çocuklara dokunmak yok. Herkesi gören gözlerimiz birbirimizi görmeyecek kadar kör olmasını istiyorum.


- Buranın viskisi iyiymiş.


- Hadi ama dostum. O kadar şey söyledim. Sende bir şeyler söylemelisin.


- Anlaştık Carroll. Bu yeterli mi?


- Yeterli değil. Benimle iyi geçinmek zorundasın. Benimle dost olmak zorundasın.


- Ben daha yeni tokat attığın kadın mıyım? Bence değilim. Anlaşmaya uyacağım diyorum. Daha ne bekliyorsun?  Oğlunu niye bu kadar önemsiyorsun? Bir kadını yaktı. Şımarık bir çocuk kendisi.


- Tanrı her insana bir zayıflık vermiş. Benim zayıflık  hakkım bu  bir erkek çocuk olmuş.  Çocuğa dokunmazsan çocuğa dokunmam.


-  Çocuk içeride kaldığı sürece ona dokunmam. Şımarık oğlun umarım içeride çabuk sıkılmaz.


- Oğluma zarar vermeni istemem. Seni ortadan çoktan kaldırırdım. Senin ortadan kalkmamanı isteyen insanlar var.  Sen bu şehrin bir sembolüsün, bende bir sembolüm. Anlaşma bozulursa diğer insanların ne istediklerini fazla düşünmem.


- Şimdi de tehdit mi ediyorsun? Bu kadar kolay olacağını nasıl düşünebilirsin? Bu kadar kolay vazgeçeceğimi nasıl düşünebilirsin? Çocuk içeride olduğu sürece dokunmam. Cezasını çekmesi gerekiyor.


- Bu kadar kolay olacağını düşünmüyorum. Senin her an bir şey yapacağını bildiğimden senle konuşup anlaşmak istedim. Seni öldürmem bütün gözlerin üzerimde olmasına sebep olur. Seninle anlaşırsam gözler üzerimden kalkar ve ben kaldığım yerden devam ederim. Lanet olsun, tamam. Çocuk cezasını çekene kadar içeride kalacak. Şimdi anlaştık mı?


- Carroll seni hafiften sevmeye başladım.


- Ben seninle aynı fikirde değilim ama olacağım zamanlar olacak. Şimdilik kendine dikkat et.


- Sende kendine dikkat et. Çocuklardan uzak duracağız. Unutmaman gereken tek şey bu. Gerisinin pek bir önemi yok.


- Bir ara iş dışında konuşmak için seni arayacağım. Halletmem gereken işler var. Görüşürüz.


- Görüşürüz Carroll.


Carroll bardan ayrıldı. Benimde eve gitmem gerekiyor. Birkaç kadeh viski içtim. Düşüncelerin bataklığına tekrar dönmek istemiyorum. Barmene selam çaktım. İyi geceler dilekleri falan diledik karşılıklı. Arabamı getirmesi için valeyi göndermişlerdi. Bende vale gelene kadar sigara molası verdim.