Hayat mı bizi yoran yoksa yaşantı mı?

Yoksa hiç yaşayamadıklarımız mı?

Gördüklerimiz mi yoksa duyduklarımız mı?

Yoksa hissetmek istediklerimiz mi?

Geride kalanlar mı yoksa kalamayanlar mı?

Yoksa ileride bulacaklarımız mı?

Sevdiklerimiz mi yoksa saygı duyduklarımız mı?

Yoksa yalnızlıktan korkmamak mı?

Kafa karışıklığı mı yoksa empozeler mi?

Yoksa benim de fikrim olabilir mi?

Sonu belli olan yollar mı yoksa çıkmaz sokaklar mı?

Yoksa deniz, gökyüzü ve özgürlük mü?

Bunların hepsi kader mi yoksa alın yazısı mı?

Yoksa sadece senin verdiğin kararlar mı?

Sorular sorulmamış mı yoksa cümleler tamamlanmamış mı?

Yoksalar bitti aslında son söz söylendi, son yemin edildi, son nasihat dinlendi.

Alan aldı, alınan alındı, gerekirse yanıldı.

Yanılsama, alınma, karın ağrısı boş şu anda

Kaybedenlere, kazananlara, umursayanlara, umursamayanlara.

Ben olması gereken kişi, yaratılan kişi oldum.

Seven böyle sevsin, güvenen böyle güvensin.

Yakılan gemilerin külü kaldı, çırası bendim.

Artık ne ateşim, ne korum, ne de dumanım kaldı. 

Artık ben, ben miyim onu da son limanda bakalım?