Küçük bir kasabada yaşayan Alisha adında küçük bir kız vardı. Alisha, babası ve büyükannesiyle beraber eski bir kulübede yaşıyordu. Kış mevsimiydi. Alisha arkadaşlarıyla beraber kar topu savaşı yapıyordu. Alisha çınar ağacının önünde yatan bir adam gördü. Evsiz olduğu halinden belliydi. Adamın yanına giderek neden burada yatığını sordu. Adam Alisha'ya evinin olmadığını söyledi. Yoksul adamla biraz sohbet ettikten sonra arkadaşlarının yanına geri döndü. Alisha adamın bu haline üzülmüştü. Büyükannesi yemek yemek için Alisha'yı eve çağırdı. Alisha koşarak eve geldi. Üstünü değiştirip ellerini yıkadıktan sonra yemek masasına oturdu. Babası Alisha'ya gününün nasıl geçtiğini sordu. Alisha gününün güzel geçtiğini söyledi. Yemek yerken bile yoksul adamı düşünüyordu. Yoksul adam için masadan bir parça ekmek alıp cebine koydu. Alisha, birkaç saat sonra gizlice evden çıkıp hemen yoksul adamın yanına gitti. Cebinden bir parça ekmek çıkarıp yoksul adama uzattı. Adam gülümseyerek Alisha'ya teşekkür etti. Alisha, yoksul adama eve gitmesi gerektiğini söyledi. Yoksul adama el sallayarak eve gitti. Eve gittiğinde yatağına girdi. Birkaç dakika sonra Alisha uykuya daldı. Ertesi gün kahvaltı yaptıktan sonra ceketini alıp yoksul adamın yanına gitti. Onunla sohbet etti. Alisha bunu bir alışkanlık haline getirmişti. Her gün yaşlı adamı ziyaret ediyor, ona yiyecek bir şeyler veriyordu.
Yine bir gün Alisha yoksul adamı ziyaret etmek için dışarıya çıktı. Ama Alisha, yoksul adamın yerinde olmadığını fark etti. Her yerde yoksul adamı aramıştı. Karşıdaki barda çalışan bir adama yoksul adamı görüp görmediğini sordu. Adam askerlerin evsiz, başıboş ve işsiz kişileri bir hangarda toplayıp onları ölüme terk ettiklerini söyledi. Alisha bunu duyduğunda hem şok oldu, hem de çok üzülmüştü. Ağlayarak eve geldi. Büyükannesi Alisha'ya neden ağladığını sordu. Alisha, yoksul adamı ve yaşadığı olayları anlattı. Büyükannesi de onun adına çok üzülmüştü. Büyükannesi Alisha'ya sarılarak onu teselli etmeye çalışıyordu.
Alisha akşama kadar kulübenin bir köşesinde oturarak ağladı. Akşam yemeğini de yememişti. Alisha camdan bakıyordu. Birdenbire karşıdaki evin köşesinde bir insan silüeti belirmişti. Hava sisli olduğundan dolayı Alisha bu kişinin kim olduğunu tam olarak kestiremiyordu. İnsan Alisha'ya doğru yaklaştı. Ve Alisha'ya el salladı. Sanırım Alisha bu kişinin kim olduğunu biliyordu. Bu insanın yoksul adam olduğunu anladı. Hemen yanına koştu. Yoksul adam karnından vurulmuştu. Alisha yoksul adama nasıl vurulduğunu sordu. Yoksul adam hangardan kaçıp buraya geldiğini, gelirken askerler tarafından vurulduğunu söyledi. Alisha büyükannesine haber verdi. Yoksul adamı kulübeye getirip yarasına pansuman yaptılar. Alisha'nın babası doktor çağırmak için dışarı çıktı. Yoksul adam ceketinin cebine elini uzatıp bir kolye çıkardı. Alisha'nın avucuna kolyeyi sıkıştırdı. "Bu kolyeyi benim için saklayabilir misin Alisha? Bu kolyenin benim için çok büyük bir değeri var." dedi yoksul adam Alisha'ya bakarak. Alisha kafasını sallayarak onayladı. Yoksul adam kulübede hayata veda etmişti. Alisha büyükannesine sarıldı. Ve ağlamaya başladı. Yoksul adamın verdiği bu kolyeyi yıllarca sakladı. Bu kolyeye her baktığında yoksul adamı hatırlıyordu ve gözünden bir damla yaş düşüyordu.
Bu kolye yoksul adam için ne kadar değerliyse Alisha için de bir o kadar değerliydi. İşte bu hikayedeki olay gibi sevdikleriniz de bir gün gidecekler. Ve arkalarında onca güzel anılar ve bazen onlar için değerli olan şeyleri geride bırakacaklar. Ve ne olursa olsun bu güzel anılar hiç unutulmayacak. Ve babaannemin de dediği gibi: "Hatıralar iz bırakır."