Bir köz üstü yürek saplantısı bu aşk
Tuz ve buzun dilemmasında tinsel bir muharebe,
Zehir yılışığı sarılmaların yobaz garabetidir
Sevgilim, ben, anla artık ölü biriyim
Şekerden bir rüyaydım, karıncalara teslim ettim kendimi
Şimdi kalktık o kabus yangılı uykudan
Yabani bir yaşamın tam ortasında
Kusuru yalnızca bir rüyadan ibaret biliyoruz
Defnolmam arefesinde bir ateş daha yakıyoruz her seferinde
İşte her seferinde, köz üstü yüreğim çırpınırken bir damla için
Bir et erimez mi sandın alev sarmaşıklarının koynunda?
Ah!
Yürek de erir sevgilim, hem de her şeyiyle
Sen, benim eriyik yüreğimi ganimet sayarsan ne ki?
Bir ızdırabın taze acısını çekmedikçe sevgilim
Zenginleşmiyor gönül
Ki fukaralığın ilacıyken sadaka
Gönül fukarasına ne yazıldı şimdiye kadar
Hangi allamenin hangi sözü gönlüne sırça köşkler yaptırır
Sen sanrılardan tanrılar yaratırken kendinden
Muhteviyatı günah dolu közden bir yüreği nasıl olur da kendine mümin sayarsın
Ben cenneti de cehennemi de görmüyorum
Teneşirden ölümcül kaderler yazıyorum kara bahtıma artık
Huzurumu en gevrek yerinden çıtırdatan bu mezopatamyalı kehanetimi
Son baharımı tekraren kana çeviren mahşeri dehlizlerimi
Acıklı ve nemli bir kırpışla güz ardı etmeye direniyorum
Üzerimde deccal tezgahından çıkmış, çiğ yemiş yapraklardan kefen
Islak toprağın hatta çamurun dibinde, debdebeli bir ölüm
Ölümüm, benim ölüm
Küllerin arasından sızan cennet cevheri benim yüreğim
Geride, gırtlağına kadar pişmanlar
Meşrebi iyilik müsrifi *Ben'in dalkavukları
Kozmokapital ruh genelevleri
Ve kıskanç bir Mansa Musa bırakıyorum
Sevgilim, anla artık ben, ölü biriyim
09.08.2024-20.08.2024