"Zorluklar sizi güçlendirir."

Bu cümle ne kadar tanıdık ve tanıdık olduğu kadar da uzak bizlere değil mi? Her yerde duyarız ama bir kulağımızdan girip ötekinden çıkar hep çünkü o zorluğu görüp görmediğimize karar veremeyiz. Evet, zorluklar bizi güçlendirir ama hangi zorluklar? Ne yazık ki ben bu sorunun cevabından eminim. Bu yıl bambaşka birine dönüştüm ve 2024'e girerken artık bir çocuk gibi değil de kocaman bir kadın gibi hissettiğimin farkındayım.

Peki gerçekten bütün çocukluğumuzu arkamızda bırakıp da büyümek istiyor muyuz? Üzgünüm ama bu soruyu bize kimse hiçbir zaman sormayacak. Zorluklar art arda gelecek, durmak nedir bilmeden ve biz onlarla istesek de istemesek de başa çıkmak zorunda kalacağız ve onlarla savaştıkça da güçlenip, büyüyeceğiz. Maalesef ki dünya acımasızdır, bundan kötüsü gelemez başıma dersiniz ama hep daha kötüsü vardır ve deneyimleyerek öğreniriz daha kötüsünün ne olduğunu.

Zorlukları gördükçe ufak şeylere üzülmekten vazgeçiyor insan sonra üzücü ama ufak bir olayda diğerlerine nazaran daha az tepki vermeye başlıyor, diğerleri buna şaşırıyor ve ne kadar güçlü olduğumuzu söylüyorlar oysa gerçekten güçlü müyüz yoksa hayatın çok fazla darbesini yediğimiz için artık küçük darbeleri hissetmiyor muyuz? Bunun ayırdına varmak zor geliyor, her şey çok zor geliyor.

Daha iyi anlamaya başlıyoruz diğerlerini. Bir kriz anında kırıcı sözler söylemeden önce karşımızdakiyle empati yapma gereğini duyuyoruz. Acaba neler yaşıyor kendi içinde ya da ne gibi dertleri var? Çünkü kendimizden biliyoruz ki insan kafası çok doluyken bambaşka birine dönüşebiliyor. Ne yaptığımızı, ne söylediğimizi bilmediğimiz anlar olabiliyor. Demem o ki zorluklar bize aslında, anlayışlı bir insan olmayı da öğretiyor.

Zor günler geçirdikçe, eskiden yaşadığımız dertsiz günlerin kıymetini anlıyor ve yaşamın tadını çıkarmayı da öğreniyoruz. Sevdiklerimize sevgimizi belli etmeyi, duygularımızı rahatlıkla açığa dökmeyi öğreniyoruz aslında. Sonra bir bakıyoruz ki aynada artık kocaman bir insan var. Anlayışlı, güçlü, duygularını çekinmeden belli edebilen kısacası kendi ayakları üzerinde duran bir insan.

İşte bu yüzdendir ki zorlukları görünce Tanrıya sitem etmenin manası yoktur. Tanrı, bizi bu karaktere erişmemiz için yarattı ve bir şekilde öyle ya da böyle hepimiz onun istediği kişiye dönüşüyoruz. Hayata geliş amacımız bu işte, zorlukları göğüslemek ve Tanrıyı gururlandırmak. Zaten bunca yolu sadece gülmek, eğlenmek için gelmiş olamayız değil mi? Böyle düşünmek, bu kafaya ulaşmak kolay değil, biliyorum, bu yazıyı okuyan hiç kimsenin acısını küçümsediğimden değil ama belki de en iyi bilenlerden biri ben olabilirim. İşte tam da bu düşünce yapısına ulaşınca, hayatı anlamlandırabilince tamamlanmış oluyoruz.

Tamamlanmak...

Hepimizin tamamlanması dileğiyle. çoğu zaman tamamlanma yolunda paramparça olsak da, en azından parçaları toplaya toplaya yolun sonuna ulaşabilirsek ne mutlu. Yolun sonunda oturup parçaları yavaş yavaş da olsa birleştiririz, eksik parçaları da arkamızda bırakmayı öğrenmek zorundayız, her insanda vardır eksik parçalar ve hepimizin hayatında da vardır kapatılması zor boşluklar. Yolun bittiği yerde görüşmek dileğiyle.