Asfalt ağızlı yeryüzü, suratı asık

yolculuk topladım ıhlamur kaşlı öykülerden

güneş yakalayıp gündüzü

asık suratına yolların

sert bir nasihat gibi çarpar

kendi işine bakar sonra, canı gönülden


Şiirin kıymıkları törpülenir

düz yazının odunsuluğunda

deniz kana kana içerken güneşi

eli baltalı cücelerin hikayelerinden

meseller dökülür avuçlara

göğe değil suya kuruludur artık mesken


Şarkıları duyulur balıkçı kayıklarının

isim babalığı tüm sahil cenahının

denizden gelir

insan adları taşıyan sandallar

karalıdırlar anne tarafından



Akşam yemeği kurulur sofraya

romanlar okunur hep bir ağızdan

tenha köşelerde şiirle öpüşür

kelime avına çıkmış bıçkınlar

hikayelerle ziyafet çekerken

ellerinde çatal kaşık

masada oturanlar