Yola niyet edip o yola bir kere adım atmak; o adımı attıktan sonra yoldaki arayış başladı mı nasıl yapsam, nereye sapsam, bu yolda daha istikrarlı nasıl yürüsem; yoldaki taşları, dikenleri çukurları, çalıları en iyi nasıl fark etsem, onları kenara alıp bir bir yok etsem düşünceleri… Takılmadan yanlarından geçip gidebilme…
Emekleri sekteye uğratacak ve tökezletecek bilinçli bilinçsiz tüm etkenleri belirlemek, farkında olarak bunların ayrımına vararak yolda ilerlemek... Varılacak olanın, elde edilecek sonucun cazibeli, heyecan verici, kendi gerçeklerimizle aynı parelellikte olması; yolda yürümeyi daha azimli, istekli, tutkulu hale getirebilir.
Gidilen yönde ışık yoksa ve ufuk karartıcı hissettiriyorsa adım atmak; çabalamak içten gelmeyecek, emek vermeye değmeyecektir. Yolda sarf edilen efor, emek, zaman kaybı; gençlik kaybından, ayak sürümekten öteye geçmeyecektir.
Yolda ilerlerken heyecan verici olan da yeni keşifler, yeni maceralar, yeni etkileşimler… Deneyimin, tecrübenin, farkındalığın dolaylı yoldan istemsizce elde edilmesi… Yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesinin bilgi heybesinin içinde kendiliğinden yerini alan tecrübeler birikimi…
Katedilen yolda elde edilen mesafelerin yaşattığı başarı hazzının, yolu yürürken bizi o yolda daha azimli ve dirençli kıldığı kuşkusuz gerçek. Bize bir kamçı ve ivme kazandıran etken, kendine olan inanç, yolun güzelleşerek, saygınlaşarak ilerlediğini görmek…
Önemli olan nokta, çıkışta niyet... Niyet özne ile ne kadar uyumlu, egolardan ne kadar arınmış, salt haline ne ölçüde ulaşmış?
Kendi gerçeğini en gerçek haliyle belirleyip niyet-özne samimiyetini kurarak çıktığımız her yol, yaşam yolculuğunda yürümeye değecek en değerli yollara dönüşecektir.