Şimdi burada seninle, sokak lambaları aralıklarla yüzümüze vuruyor. Çalan şarkıya eşlik ediyoruz uykulu bir sesle. Çok da anlam yüklememek lazım ya yine de biliyorum bu şarkılarda birinin yarası sızlıyor sende. Ben tüm sızılarını en derinlerine gömmüş, iyileştiğini iddia eden bir kadın olarak artık çok uzağındayım bu hislerin. Kimsenin hayaletiyle de savaşa giremeyecek kadar yorgunum kendi savaşlarımdan. İyi bir ihtimal değilsin sen. İyi değilsin, bu kadar iyileşmişken. Ama çok iyisin sen. Dinginlik vadediyor yüzün. Omzun, yaslansam taşıyacakmış gibi başımı. Belki olsun istediklerimi görüyorum kendimi kandırmak pahasına. Ama var etmek istiyor içim artık birilerini. Sen var olabilecek kadar çetrefilli görünüyorsun zorlanmayı seven aklıma. Şimdi ince ince üşürken uyuyorsun sen yanımdaki koltukta. Yüzüne bakıyorum, gülümseyesim geliyor. Yukarı kaldırıyorum başımı. Tanrım diyorum, rica etsem biraz daha izlememe izin verir misin bu adamı? Rica etsem senden Tanrım, bu adam da beni izler mi bir gece? Tanrım lütfen, vermeyeceklerinin hayalleriyle baş başa bırakma beni yine. Ben elimde hiç hükmünde birkaç ilgi kırıntısıyla olsun istediklerimden bir gelecek yaratmak istiyorum bize. Biz olmanın ne demek olduğunu bilmeden, bununla ilgilenmeden, sırf birine biz diyebilmek için… Ben çok tehlikeli bir şey yapıyorum kendime. Şimdi sana ilgimi kendime kanıtlamak çabasıyla bazı anlar koparmaya çalışıyorum geceden. Esasen ben, iyi değilim. Bazı yaraları iyileştirdim, bazı isimlerin üstüne çizgi çektim. Geriye ben kaldım, bir de esas ezilmişliği içimin. Benim büyük sevgisizliğim kaldı ve ben iyileştiremiyorum onu. Dolayısıyla ben de sana iyi değilim. Olmamalılara olur mu diye sormak bu yaptığım biliyorum. Oldurmamakla bana da kendine de en iyisini yapıyorsun, bilmiyorsun.