Uzun yolculukları oldum olası sevmişimdir. Özellikle yaz aylarında, sabah saatlerinde çıkılan, güneşin doğuşuna tanık olunan yolculuklar hep büyüleyici gelmiştir bana. Onlarca farklı yerden geçmek, kimisinde duraklamak, belki bir daha karşılaşma ihtimalim olmayacak ağaçları, kuşları, insanları anılarıma katmak... Serin bir rüzgar çarparken yüzüme, ardımda kalanları düşünmek ve bulutları takip etmek, renklerin dönüşümünü, uyumunu seyretmek... Tüm zıtlıkların nasıl da ahenk içinde bütünleştiğini görmek. Bir an güneş tepede tüm sıcaklığıyla gülümserken bir an yağmur damlalarının ağır ağır cama vuruşunu görmek. Geç kalma korkusuyla gürültünün, kalabalığın içinde koşturduğum zamanlarda farkına varamadığım birçok şeyi fark edip içime çekmek. Farkında olarak nefes alabilmek, deneyimlemek. Hepsini, hayatın, her gün başka birini öğrendiğimiz binlerce anlamıyla harmanlamak.


Tüm kalıcılık, aynılık isteğimize inat, değişimin hakikat olduğunu da hatırlatır yollar bana. Yılların da böyle hissedemediğimiz devinimlerle akıp gittiğini ve gideceğini... Geçmişi düşünürken geleceği düşletir. Bazen ayrılık kokar, hasret kokar. Bazen kavuşmanın heyecanını, o eşsiz huzurunu saklar. Tıpkı hayat gibi, hayatlarımız gibi. Doğumla başlayan ve ucu bucağı belli olmayan bu yolculukta da dümdüz giderken gün olur çukura düşeriz, sonra bir bakmışız tepeden selamlıyoruz dünyayı. Sabit hızda sürdürürken bu seyahati, virajlarda savrulabiliriz. Ya da gelmiş uçurumun kenarına dayanmışız, bir karar vereceğiz. Tek bir adım atsak sonumuz olabilir, bir adım geri gitsek felaketimiz. Bazen çamura bata çıka yol alır, bazen tertemiz bir gökyüzüne bakarak derin derin nefes alırken buluruz kendimizi. Yol daralır kimi zaman, sıkıştırır yüreğimizi. Acele etmek istemediğimiz bu yolda gideceğimiz yere geç kalırız bazen. İşte tam "bitti" dediğimiz esnada, geniş ve uzun bir yol açılır önümüzde. "Her son yeni bir başlangıçtır." sözüne hak veririz her dönemeçte.


Ben uzun yolculukları hep seveceğim, evet. Çünkü her parçasında kendimi bulacağım. Son durakta bile bir mana taşıdığını, o duraktan sonsuzluğa uzandığını göreceğim. Hayat gibi işte, hayatlarımız gibi...