Nasıl sıkışıp kalmışız bir yerlerde. Nefesimizi tutmuşuz da kalmış boğazımızda bir bir yumrular. Uzaklara dalıp gidişlerde dizilmiş hepsi sıra sıra yeniden yeniden. Yaralanmışsın paramparçasın, ben korkarım seni bir kez daha kırmaya densin istemişiz de duyamamışız. Susarken avaz avaz bağırmaların, kalırken koşa koşa kaçmaların insanı olmuşuz işte küçücük yaşımıza yüklenmişiz zor denen ne varsa. Daha ne gördün bu yaşında diyenlerden öğrenmişiz boğazına yumru dizilmeyen insanı. Bir yerlere bırakmışız çocukluk ceketini. Giymişiz bazen özleye özleye. Bırakmak ya asıl mesele. Bir yere öylece bırakmış olmak ya. Bir bağırda bulunca nefes neymiş çekmişiz içimize dolu dolu. Onu da ağlaya ağlaya gözyaşlarıyla. Bilmeyince insan gülmeyi, ah gülmek. Türkülere sattım tüm ağlamaları. Bilmez duymaz dinleyemeyen. Dinler de peki dinleyemeyen?