Sonunu bilmediğimiz

Bir yarına uyanacağız. 

Zaten yarınlara

Hep öyle uyanmadık mı? 


Yumuşak şiirler söyleyeceğim bu yaz

Çünkü çetin geçmişti kışımız

Kar çok az yağdı fakat

Hakikat

Bize yüzünü sert gösterdi

Yeni insanlar tanıdım

Geçen üç ay boyunca

Yüzlerini görmediğim

İsmini sadece

Öyle geçerken okuduğum. 

Bana elle tutulur

Sözler söyleyecekler zannettim

Tabii ki misafirdim

Umduğumu bulamadım

Yitirdim garabeti

Hilkat neydi 

Onu hatırlatın. 

Asude bir çabaydı 

Tanrıya yalvardığım 

Kalın bir iple 

Müphem bir bekleyişle

Geçti gitti işte bu kış

Ne kadar bıraktıysam 

Kendimden bir parça 

İşte o kadardım ben de

Gerisinin bir önemi kalmadı. 


Yumuşak şiirler söyleyeceğim bu yaz

Ağır ağır dökülen damlalar 

Kırıp parçaladı taş parçasını 

Beni yaşatacak olan kalbim ise 

Ona, ona herhangi bir şey dokunmadı 

Vakti gelmedi mi 

Gönlümün binbir parçaya bölünüp 

Ayrışıp, sulara karışıp akıp gitmesinin? 

Ben de her çam ağacında 

Bir kovuk açtım sincap gibi 

Gerçekten bir o kadar uzak

Korkuya bir o kadar yakın. 

Ürkek sabahlar gördüm bu kış

Ötüşüp durmadı hiçbir bülbül

Bana sevgiyi vermedi sevgili

Ne kadar yaşayabildiysem bu ateşte

Hayatta o kadar yaşayacaktım işte

Gerisinin bir önemi kalmadı.


Yumuşak şiirler söyleyeceğim bu yaz

İstemsizce çekildiğim inzivamdan

Hiçbir şey olamadan

Elimde bir kağıt helvayla döndüm

Benim yalnız aç karnımı doyuran. 

Açlığın midemde değil de

Gövdemde olduğunu hatırlatan

Zemheriye selam olsun! 

Felah olsun artık sövüp saydığım güneş

Bana artık hiçbir kalem yazdıramayacak

Öğleden önce, o kış sabahlarında

Yaşanılan dirilişleri

İşte şimdi 

Gerisinin bir önemi kalmadı.