Çoğu zaman iyi hissetmiyorum kendimi. Bu satırları yazarken dahi, "ben ne yapıyorum?" diye soruyorum kendime. Çevremde olağan bir akış var; ben de o akışa kapılıp gitmeliyim, değil mi? Geride kalıp bataklığımda biraz dinlenmek, kendi yarattığım çevremdeki o küçücük pencereden kendi dünyama bakıp oraya çekilmek benim hakkım değil yani? İnsanlarda absürt bir alışkanlık var. Herkes iyi olmak zorunda, her şey mükemmel bir nizamda olup dudaklarımızı her daim mutlulukla peydahlamalıyız. Peki ya, bu mutsuzluklar kime kalacak? Benim mutlu olmam, mutsuzluğun doğuşuna ket vuracak mı? Boğazımı yırtıp geçen bir isyan, mutsuzluğun boynunu vuracak mı? Hayır, efendim. Tüm duyguları bütün benliğimle kucaklıyorum. Hepsine hazırım!
Hayatın anlamı ancak mutsuzlukla bezenmiş bir yürekle ortaya çıkabilir. O halde mutsuz olma üzerine tüm bu önyargıyı kırıp atmak, mutsuzluğunda bir erdem olduğunu tüm yüreğimle ifade etmek istiyorum. Yüreğimin her türlü duruma hakkı var. Kendimle gurur duyuyorum!