Binlerce mısranın içimi yakışına ve içinde bulunmuş olduğum vaziyetleri anlatışına şahit oldum.
Şarkıların içimdeki yangınla beni daha da çok yaktığını,
Bilinmez gecenin ardında saklanan göz yaşlarını gördüm.
Bilmediğim, kokusuna hasret kaldığım teni düşünerek uyudum çoğu gece.
Yaşamanın, ne denli kıymetli olduğunu anladığım günlerde yüreğimdeki minnettarlıkla baktım gökyüzüne ve hayata.
Varlığını her zerremle inandığım hüznün arkasına saklandım.
Nasıl dineceğini bilmediğim acının içinde kahroldum.
Yoruldum; yüreğimdeki, omuzlarımdaki ağırlıkla nasıl adım atacağımı düşünerek yoruldum.
Binlerce ölümün ardındaki deliliği gördüm,
Delirmenin meydana getirdiği hâli izledim.
Bilmedim, kuyunun derinliği nedir.
Bilmedim, onca deli arasından nasıl akıllı çıkılır.
Bilmedim, kayboluşun sonu nedir.
Bilmediklerimin, her an üstüme gelişini,
beni içten boğuşunu gördüm ve şimdi hayat damarını kaybetmiş, çaresizliğin bin hâliyle vurulmuş bir ruhla bakacağım hayata.