Tahayyül edemezdim
Şu an içinden geçmekte olduğum süreçleri, halihazırda karşımda duran yol ayrımlarını, birinden diğerine geçiş yapıp durduğum çalkantılı ruh hâllerini
Asla tahayyül edemez, aklımın ucundan dahi geçiremezdim önceden
Kendime biçtiğim ne çeşitli yol haritaları vardı çocukken
Çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe adım adım ilerlerken
Her bir adımımla beraber üstüne kırmızı birer çarpı işareti attım o yol haritalarından en renkli olanlarının
Gittikçe en renksizleri kaldı geriye, onları bu hayattaki en mantıklı seçenekler bildim kendime
O en renksizlerin içinden, o zamanlar bana en renkli gelenini seçtim ben de
Bu hayat deneyimimde ömrümün sonuna dek geçerli olacak yolumu, yol haritamı buldum sandım
İlerleyen zamanlarda beni müthiş zorlayacak bu yanılsamayı kendime referans aldım, seneler sürecek bir inşaat sürecini başlattım
Bu yol haritasının tüm basamakları açık seçik, belirgindi
Belirsizliğe, bilinmezliğe pek mahal verecek türden değildi
Tasarım, planım zihnimin çeperlerine zaten yerleşikti
Tek yapmam gereken o tasarıya, plana birebir uygun basamaklar inşa edip onların üzerine tırmanmaktı birer birer
Böyle böyle merdiven dayayacaktım hayatımın zirvesine kendimce
Senelerce emek, odak, kaynak, zaman, tahammül, sabır ve daha nicesini akıttım tüm bu inşaat sürecine
Böyle böyle oluştu merdiven belli bir yere kadar hakikaten de
Fakat sonradan bana bir hâller oldu
Sorgulama bulutu çöktü üzerime kara kara, soru yağmuruna tutuldum bir anda
Tonlarca soru damlası değdi ruhumun tenine
Ruhumun teninin içine işledi, mutasyona uğrattı beni
162 santim boyunda, yürüyen bir soru işaretine dönüştüm ben...
Tam olarak ne içindi bu merdiven
Kendimce hayatımın zirvesine ulaşmak içinse eğer, hayatımın zirvesi dediğim neresiydi
Olur da bir gün erişebilirsem oraya, bana hakikaten mutluluk verebilecek miydi
Peki ya basamaklar...
O basamakların tasarısı, planı neye, kime göreydi
O zamanlar ''yolum'' dediğim, kendime yol haritası biçtiğim ve uğruna basamaklar döşemeye giriştiğim inşaat sürecinin arkasındaki esas motivasyonlarım nelerdi
Şu koskoca dünya içerisinde yaşamakta olan bir insana mümkün kılınabilecek sonsuza yakın olasılıklar içinden ben niçin gidip de en klasik olan ve akla ilk gelenini seçme gafletine düştüm sanki
Korkudan mı, cesaret eksikliğinden mi, kıtlık bilincinden mi, hayata olan güvensizliğimden mi
Niye bu denli sınırladım ki kendimi
Niye bu denli kıstım, azalttım potansiyelimin gökkuşağını çağrıştıran binbir farklı ışığını, rengini
Klasik dokuda, klasik metot ile döşemeye giriştiğim o basamakların oluşturacağı merdiven nereye götürecekti sanki beni
Hayatımın zirvesi olacağı inancına sarıldığım, orada en üst ve en iyi versiyonuma ulaşacağım sanrısına kapıldığım yere mi
Yoksa
Majör depresyonun eşiğinde, ''gerçek ben'' den ayrıksı ve tamamen başkalarına ait yolların içine, ta içine
Yabancı topraklara sürgüne mi...
Başlangıcını tam hatırlayamadığım bir zaman dilimi içerisinde
Kara kara çöktü üzerime bir sorgulama bulutu, soru yağmuruna tutuldum bir anda
Tonlarca soru damlası değdi ruhumun tenine
Ruhumun teninin içine işledi, mutasyona uğrattı beni
162 santim boyunda, yürüyen bir soru işaretine dönüştüm ben...
Şimdi, yalnızca bana görünür kılınan biçimde
Başımın tepesinden ayaklarıma kadar kıvrılarak uzanıyor soru işaretinin çengeli
Ayaklarımın hizasında ise az biraz boyut kazandırılmış bir nokta işareti...
Bazen
Bedenimin üst kısmına, gövdeme tekabül eden ve kıvrılarak aşağı inen çengelini çekip alıyorum soru işaretinin
Ayaklarımın hizasındaki az biraz boyut kazandırılmış nokta işaretini bırakıyorum geride yalnızca
Kendi kurduğum birtakım cümlelerin sonuna nokta oluyorum bizzat kendim
Başlangıcını tam hatırlayamadığım bir zaman dilimi içerisinde tutulduğum soru yağmurunun üzerimdeki mutajenik etkisiyle devasa bir soru işaretine dönüşmüş mevcudiyetime ters düşüyorum
Halihazırdaki yeni fıtratım gereği hiçbir şeyi bilmemem, her şeyin sonuna soru işareti yerleştirmem gerekirken
Kendi kurduğum birtakım cümlelerin sonuna nokta işareti koyma gafletine düşüyorum
Noktayı da öyle başkalarından, yabancı bir yerlerden almıyorum ödünç ya da temelli
Bizzat kendim oluyorum nokta işareti
Soru işaretinin bendeki çengelini kafama göre takıp çıkarıyor, bazen yalnızca nokta işareti ile kalıyorum
Kendi kurduğum birtakım cümlelerin sonuna bizzat kendim nokta oluyorum ölümüne
Ölümüne inat ediyor, ölümüne kendi sabit fikirlerimi savunuyorum
Onların dışındaki her bir şeyi, her bir yere atıp savuruyorum
Mutasyon sonucu soru işaretine dönüşmüş mevcudiyetimin etrafından dolanıyor, ona ölümüne ters düşüyorum
Bazen.
Boy aynasından kendime her baktığımda içimde yankılanan o sözcük:
‘’Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum...’’
Yeri geliyor, kendimi de bilmiyorum ben
Kendi kendime söylenip duruyorum:
‘’Ben nedir, nasıl bir şeydir?’’
‘’Ben kimdir?’’ demeyi tercih etmiyorum ama
Zira bu sorunun yanıtı spesifik bir kimliğe uzanacaktır illa
Kimliklerden bıktım ben
Tek ve belirli, sınırlı, dar çerçeveli bir kimlikten ibaret olduğuma inanmıyorum katiyen
‘’Ben’’ dediğim her neyse, çok daha öte ve aşkın olmalı bu kavramların tümünden
‘’Ben ne ister bu hayatta?’’
‘’Ben’e en uygun hayat yapılanması nedir, ne şekilde inşa edilir?’’
‘’Ben’in gerçek yolu nedir, o yola nasıl tamamen girilir?’’
Tüm bunlar ve daha nice soru damlasının izi var ruhumun teninde
''Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum...'' nidası ile dolanıp duruyorum ha bire...
Ruhumun tenine değen soru damlaları
Olanca mutajenik etkisiyle içine işledi ruhumun teninin ve birtakım tesirler saldı benim içime
Ve ben, o zamana dek senelerce inşa ettiğim basamakları bir bir yıkmaya başladım elime aldığım farazi bir balyoz ile
Vurdum, kırdım, yok ettim
Ortada basamağın b'si, merdivenin m'si kalmadı
Pişman değilim.
Halihazırda yeni bir merdiven oluşturabilmiş, o yeni merdivenin parçası olacak basamakları birer birer inşa edebilmiş hatta onların tasarısını, planını dahi dört başı mamur biçimde hazırlayabilmiş değilim
Bundan sonra ne olur bilmem
Fakat yine de pişman değilim.
Zira o eski basamaklar ve o eski basamaklardan oluşturmaya niyetlendiğim o merdiven dört başı mamur biçimde oluşsaydı da
O merdivenin beni götüreceği olası yer;
Majör depresyonun eşiğinde, ''gerçek ben'' den ayrıksı ve tamamen başkalarına ait yolların içi, ta içi, yabancı topraklara sürgün olacaktı kuvvetle muhtemel...
Tabii halihazırdaki durumum da pek parlak değil esasen
Zira diyorum ya;
Merdivenim yok, o merdiveni oluşturacak sağlam tek bir basamağım yok hatta doğru düzgün bir tasarım, planım dahi yok
Bir de üstüne üstlük, devasa bir soru işaretiyim ben
Fakat en azından başkalarının yollarının içinde, ta içinde, yabancı toprakların sınırları dahilinde bulunmuyorum artık...
Yolum nedir, aşağı yukarı nasıl bir şeydir bilmiyorum
Bilmediğim için de geleceğime ilişkin hiçbir spesifik tasarı, plan yapamıyorum...
Bu denli boşluğun, belirsizliğin, bilinmezliğin içerisinde
Sırf ''olsun'' diye
Geçmişte kendime biçtiğim yolu yürümeyi artık tercih etmiyorum...
Bu denli boşluğun, belirsizliğin, bilinmezliğin içerisinde
Hayatımın şu an için akmıyor gibi görünen akışı ve kendi içsel akışım doğrultusunda ilerlemeyi seçiyorum...
Şu an için
Yalnızca sorularım var benim ve o soruların hayatımda açtığı sorunlarım...
Fakat yine de pişman değilim.
Bendeniz 162 santim boyunda, yürüyen bir soru işaretiyim...