Denizlerin arkasında, tüm çiçek tarlalarının yüzünü döndüğü tarafta,her ağacın yer edinmek için köklerini koparmak istediği,her kuşun aklından göç hissini silecek yerde bir yuvanın kurulma vakti gelmişti.Balıklar denizlerin en derin çukurlarından inci taşıyor ,rüzgarlar ceplerini insanların bahçelerinden çaldıkları kokularla dolduruyordu o yuva için.Çocuklar boylarından büyük kavanozların içerisine tüm güçleriyle kahkaha atıyor, dünyadaki her anne şefkatlerini saman kağıtlarına sarıyor, tüm gemiler sırt sırta verip bu yükleri o yuvaya taşımak için durmadan çalışıyordu.Terzilerin kapısının önü,evin kadının elbisesine konulmak için kendi başlarını kopartan çiçeklerle dolup taşmıştı.Yağlı urganlar yuvanın duvarına asılabilecek şiiri yazamayan şairlerin en çok satın aldığı ürün olmuş durumdaydı.Gün yaklaşıyordu, Ravzalardan binlerce kilometre yüzerek gelmiş ağaçlar yuvanın bahçesine çoktan yerleşmiş hatta yuvaya en yakın olan yeri seçmek için defalarca kavga etmişlerdi.Kim istemezdi onları kendi gölgesinde uyutmayı,tüm bu patırtı bunun içindi.Kayalar en yüksek dağların tepesinden kendini boşluğa bırakıp paramparça olmuştu,parçaları toplayan işçiler yüz odasında yüz çatı bulunan , bulutların rahatça odalar arasında dolanabileceği, güneşin aynı anda tüm koltuklara uzanabileceği bir ev yapmıştı.Yuva artık hazır şekilde misafirlerini bekliyordu.
Yuva
Yayınlandı