Uzun süredir neden yazmıyorum diye düşündüm yakın zaman içerisinde; az biraz bir şeyler karalasam, biraz olsun bir şeyler saçmalasam belki daha az saçmalamış olurdum...

Klasik müzik dinlemeyi azalttım, belki bu yüzden çok daha fazla saçmalamış olduğumu düşünüyor olabilirim..

Melonkolik gidiyor zaten bu aralar her şey, niye öyle gidiyor bilmiyorum, belki ben öyle olduğunu zannediyorum; her şey mükemmel ve olası halinde ya da gerçekten karmaşasına yetişemeyeceğim bir melonkoli beni içinde kaybetti...Ayırt edemiyorum bunu ben..

Ama ayırt edemediğimi, ayırt edebiliyorum..

Ayırt etme olasılığı dışında olasılığının fazla olduğu melonkoli, kendi içinde büyürken beni de yetiştiriyor karmaşısına yetişemediğim ayrışıklara karşı..

Her şey bu kadar iç içe geçmek zorunda mıydı? Hani benim için iyi ve kötü olan vardı sadece..

Nasıl oldu da kötüyü anlamaya çalışırken ve kötüyle ilgilenirken bunu ayırt edemez hale gelmiş şekilde buldum kendimi..

Tüm bunlar nasıl oldu?

Tüm bunlar oldu, ben iyi ve kötüyü karıştırdım, birbirine yükleyip durdum anlamlarını, kişileri ve bir çok şeyi..

Aynı kişi değillerdi ama aynı kişiler anlamı yükledim büyük bir zevkle çünkü benzemek adına bir yerden yakalıyorlardı bendeki anlamlarını, ben de birbirlerine yuvarlayıp durdum onları..İyi mi ettim, kötü mü?

Farklılıkta tanıdık bir benzerlik yakalamak güzeldi ta ki ayırt edemeyecek hale gelene kadar o farklılığı..İyinin kötüsü işte bu, kötünün iyisi de unutmak; içe içe geçmiş bu yuvarlamaları..


İyi ve kötü kurguladığımız şeylerdi sadece belki, kişiler gibi..

Farklı kişileri, iyiyi ve kötüyü zihnimizdeki aynılaştırdığımız kalıba koymak, bir aldatmacaydı kendimizi..

Canım kendimi aldatmak istiyordu o an ve kandırdım.. Kendi aldatmacamda da kayboldum..Kendi içimde de..

Düşündüklerimin aksini söyledim, söylediklerimden de farklı düşündüm..

Bir yerde de tüm bunlar iç içe geçti ve karıştılar; kurgusal iyi, kötü ve yuvarlamalar gibi yuvarlana yuvarlana..