"Yüzüyoruz ipi kopmuş uçurtmalar gibi" diyor şair. Hepimizin gitmeyi beklediği yerler vardır mutlaka. Gittiğinde daha iyi hissedeceği yerler...

En basitinden çok güzel bir kalbe yolculuk etmek gibi mesela... seveceği, sevileceği, hatta belki de çok sevip çok sevileceği bir kalp.

İşte tam da bu yüzden yüzüyoruz ipi kopmuş uçurtmalar gibi... İnsan en çok sevdiğine kırılır diye bir söz duymuştum. Zamanla bu sözün anlamını kavramak çok daha kolay oldu çünkü sevgi aynı zamanda beklemekti. Biraz da beklentilerimiz değil mi bizi ipi kopmuş uçurtmalar yapan? Savrulmak bile fazla anlamlı olur sevginin karşısında. Yüzüyoruz işte ipi kopmuş uçurtmalar gibi heyecanla, korkuyla, sevgiyle oradan oraya savrularak, incinerek ya da kırılarak yüzüyoruz ipi kopmuş uçurtmalar gibi. Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu savrulmuşluğun da olur sonu. Beklenen mutlaka gelir, sevilen mutlaka sever, yollar gidilir, hayaller gerçekleşir ya da gerçekleşmez. Ama sen hep ipi kopmuş bir uçurtma gibi kalırsın. Çünkü seni buna hayatın içerisindeki zaman dediğimiz o en önemli şey mecbur bırakır. Uçurtmasın sen bazen çok yükselirsin özgürlüğünü ilan etmiş misali, bazen de takılırsın bir ağacın dalına hiç yol alamazsın kalırsın öylece. O anda sormadan edemezsin sende kendine Tanpınar'ın sorduğu gibi: "Baksak aynalara

Tanır mıyız kendimizi,

Tanır mıyız bu kaskatı

Bu zalim inkârın arasından

Sevdiklerimizi?"