Burnumuzdan tuttu hak yemek,

zira gülünç oldu inandıkları din kitapları.

Varsa söyleyin bir parça helal taşıyan,

hasmı kendi içi olduğunu düşünürken,

zira aldatmalar çoğaldı,aldanmalar kadar.

Buhrana kapılmış gidiyordu gençliğimiz,

naşa benzer bu toprak üzerinde ki her genç,

kimi kendi çeperinde kanlar içinde,

kimi öte yakada kirlenmiş belgelerle.

Varsa söyleyin bir parça vicdan taşıyan,

kaç hakiki insan var edebiyle yaşıyan?

Her nerede konuşuluyorsa zenginin şahı,

orada doğuyordu açın ağzında zenginin maaşı.

Hak tutarmış bir tanecik buğday bile derlerdi,

zira bir tane bekleşirken saflar,yüzbinlerce kaptı ervah.

Lakin şükür olsunda fark etmezdi et ya da ot,

zira işlemezdi şükürlük ne zengine ne üst mertebeye.

Varsa söyleyin bir parça adalet taşıyan,

hey arlanmaz,toksa karnın bir tutam da sen paylaş.

Vakti çoktan gelmişti basmakalıp bir dini eskitmenin,

hak yolu neredeyse,çevirin kanyonların yönünü,

şu yüzbinlerce yıl taşınmış kitabın adını,

zâirsiz bir mezar taşına yazdırmayın sakın!



/

Zâir; Ziyaret eden, ziyaretçi. Hatır sormaya, görmeye giden.

Ervah; Ruhlar.