sessizlik çağlayanı, kırılmış kemikler tutar ellerinde

büyük dalgalar içinde küçük bir yer sana 

konuşamayan insanlarda yürümek ve asılmak rüzgarlara 

yaşamın cam kenarı yerlerine koşmak doldurmak doluya yakalanarak 

şaşırdığım iklimler yine üstüm 

mor heyecanlar kaplı boyunlar yeni kanlarını ararlar 

zaman ne yapıyor, durduk yere düzeni mi çağırıyor sana?

olur mu sana böyle hiç yer yer bunalımlarda, kendi yerleştiğin yerlerde, rahatta, sıcakta yerleştiğin yerlerden etmek isteği kendini yer yer 

onlara baskılanmış her şeyde kendi kendine çizdikleri yeni günahlar var,

hepsini normale yakıştırırlar, normal ne?

biraz daha ağır olduğum günlerde, kalemin en durmaması gereken o yerde

silikleşmesi, pis pis sürütmesi 

a-normal mi şimdi? 

yine aşırı giyinmişim duyguları, yine kendim gibi konuşuyorum,

bir annenin kızına çevrilmesi gibi değil bu,

bizi bir anda toparlar insanlar, aynalar niye?

niye biraz mesafeler sunduk?

tedavi olsun diye, 

soğur aradaki o yollar

hissederek tüketiyor musun zamanı? 

ben hissetmiyorum.

hissediyor musun ölümü, kalımı? 

çaresiz insanların o ağrılarını, sığdırıyor musun zamana? 

yoksa geçene kadar bekliyor musun? 

yarım bıraktığım tüm romanlara geri dönmek umuduyla, 

ve illa eve dönülür her çıkılmış imtihandan, herkes normal olur yine! 

ne varsa kural dışı işin eğlencesi, 

tutturamadığın bir aylaklık hali,

akşamdan sabaha yok - olsun diye duaların

kabul ettiğin ne varsa  tek tek asılmak hepsinden

biraz suya , biraz gökyüzüne söylemek 

bir gün çaresizliğin ben de biteceği sıra gelir,

size devredilir- 

siz de belki, belki diye sıralarsınız cümleleri