İnsan dünyayı anlamadan bir kalabalık içine atılmış ve sanki hayatta kalabilmesi için o kalabalıkta kendisine bir kitle edinmesi şartmış gibi başlar hayata. Zamanla mahalle, okul, dershane, üniversite, iş hayatı vesaire derken edindiği kitle, çevre ve değişik ortamlar kişide sonradan farkına varacağı gereksiz ve dibi boş bir özgüven yaratır (kısaca popülarite). Zaman geçtikçe yaşadığı birçok olay aslında kalabalıktaki yalnızlığını yüzüne vurur fakat insan ısrarla bunu anlamak istemez.


Bazen kendini avutma adına dost ve yoldaş diye tabir ettiği insanları düşünerek yalnız olmadığını ve o çocukluktan kalma kalabalıkta kitle edinmenin ona fayda sağlayacağı kuramı kişide yalnız olduğu gerçeğini bir nebze de olsa bastırır. Ve yine ona gerçeği hissettiren zaman olacaktır. Bazen saatlerce gidilen bir otobüs yolculuğunda, bazen tek başına yaşadığı bir şehirde ve yalnız kaldığı evde farkına varacaktır bu yalnızlığın gerçek doğruluna. Aile, bir hayat arkadaşı, dost, belki doğruluğuna inandığı bir ilkeyi beraber savunduğu insanların olması; bunlar elbette hayatta olması gereken şeylerdir. Fakat insanın kendi benliğini tanıması ve hayatı anlaması için gerekli en büyük etken biraz zaman ve yalnız kalmaktır...