Bazı yerler var, başka zamanlara ait sanki. Bugün burada duruyor ama ne zaman oraya gitsem birkaç yıl öncede buluyorum mesela kendimi. Zamanın akışı sekteye uğruyor ve ben flulaşıyorum. Tescillenmemiş bir zaman yolculuğu bu. Bazı şarkılar ve kokular da öyle. Hatta kitaplar bile. Mesela ne zaman Bahçelievler sokaklarında gezinsem, zihnimden John Berger cümleleri geçiyor şerit şerit. Burnuma Bombshell kokusu doluyor, sıcak yaz rüzgarıyla beraber. Sonra sanki yağmur çiseleniyor içime usul usul. Ayaklarım istemsiz Varuna’ya gidiyor. Yasemin tadı akıyor genzimden aşağı. Kahkaha sesleri çınlıyor kulaklarımda. Biraz zaman sonra acıkıyorum ve canım pirinç eriştesi istiyor, yine istemsizce, bunu harika yapan dükkana doğru ilerliyorum. Hep oturduğum masaya oturuyorum. Sonra duruşun beliriyor karşımda. Yemek çubuklarını tutuşun, keyifle erişteyi çiğneyişin… Hafif bir de telaşın var. Çünkü sırf benimle öğle yemeği yemek için işini bırakıp geldin. Özveri bir insan olsaydı bu şüphesiz sen olurdun. Bunu öyle çabasız yapıyordun ki ve, hatta böyle bir amacının olmadığını bile söyleyebilirim. Sadece sen buydun. Sonra bir korna sesi ile şu ana geri dönüyorum. Bazı yerler, şarkılar, kokular, kitaplar böyle büyülü işte. İnsan kendini bir anda başka bir zamanda buluveriyor. Zaman yolcusu olmak adeta. Zamanı bellekte tutmanın bir metodu bu galiba. Hatırlamam gereken şeyler var demek. Hatırlamak… bazen buruk bazen güzel o eylem. Gelgelelim ben bu eylemi seviyorum. Çünkü bana kalırsa geçmiş, bugünden de gelecekten de daha güçlü. Hatırlamak bir nevi meydan okumak gibi geliyor bana. Şu andan kopmadan geçmişi anmak, içten içe mutlu ediyor beni. “Hala benimlesin ama beni koparıp gidemezsin.” diyorum geçene. Geçip gidene. Sonuçta tozları halının altına süpürerek evi temizlemiş olmazsın değil mi? Bellek de tıpkı böyle. Bir anı ancak anılarak unutulabilir. Süreklilik onu normalleştirir ve bir gün pirinç eriştesi yediğinde karşında kimse oturmaz. Artık gerçekten gitmiştir. Sen hiç, bir ipin durduğu yerde koptuğunu gördün mü? Hiçbir bağ öylece kopmaz. Hele bir de ip çok sağlam bir malzemeden üretilmişse. Bir ipi maruziyet koparır ancak.