Susmalarım, yüzümden, gözümden konuşuyor... Hayallerim acıyla yoğruldu, dinmeyen bir yağmur oldu. Ben ise tam ortasına bırakılmış, unutulmuş saksı çiçeği gibiyim. Çamur oldu içimin toprağı, boğuluyorum, soluyorum dedim, zamanla geçer diye bir yalan fısıldadılar kulağıma, bilmiyorlar o da ip oldu dolandı boynuma... Sonra meşgale diye bir taburenin üzerine çıkardılar unutmaya şifadır diye... Düşüncelerim, yutkunamadıklarım, acılarım, dertlerim, tahta kuruları olmuş taburenin ayaklarını kemiriyor, bilmiyorlar...