Gecenin kemiklerinden sıyırıyor Tanrı karanlığı,
sanki kalbime ağır ağır damlıyor cehennem.
Şimdi bütün hayaller, bir karıncanın yüzünde cennet beyazlığı.
Bulutların üzerinde yalın ayak mutluluğa koşan bir çocuğun peşindeki rüzgârım ben.
İçimde çığlıklardan çınarlarımı baltalıyor sessizlik,
ki şimdi konuşsak ürperirim ölür gibi,
yüzümde zamanın el izi duruyor hâlâ,
tan vaktinin en renksiz köşesine kıvrıldım,
nefes alıp veriyor sokaklar,
bir ninni gibi,
kalbim, Araf grisi.
Bir sarışının elinden kaldırım kenarındaki suya düşen,
o kenarı ruj lekeli izmaritsin sen sabah
ve sönen sigaranın cızırtısıyla irkilen bir gölge gibi yalnızlık,
adım başı tir tir beni izleyen..
Yüzümde zamanın el izi duruyor hâlâ,
hissizim, dokunsa bir el omzuma korkarım,
şimdi bir savaşın ortasındaki son kurşunla yetişsem cennete
ve bir salıncak kursa babam bana, burnunda Pinokyo'nun,
pembeleşir yalanlar, çünkü ne varsa çocukluktan kalmadı içimde.
Beni böyle bir masalda öldürdüler, kırıktı yıldızlar,
ama içimde bir sevgili şefkatisin sen,
düşünme şimdi bunları,
uyu yalnızlığım.
-Erkan Kasisyah Erarslan