Hep ile hiç arasında bir yerde

Gençliğimin taze eti, hayatın çarkları arasında çiğneniyor 

Harlı ateşte kavrulup dibi tutuyor çilek reçellerinin, unutuluyor bir yerlerde

Apansız bir yalnızlıkla boğuşuyorum 

Kıyıya vurduğumda çocukluğumdan geriye hiçbir şey kalmıyor, 

Hiçbir gözyaşı, acılarımı anlatmaya yetecek kadar ıslatmıyor yüzümü

Yakındığın şeylerin hepsini sen seçtin, diyor tanrı 

Hiddetle köpürmüş dalgaların arasından

Hangi dua durdurabilmiş ölümü, diyorum sessizce

Yatağımın en soğuk köşesinde sırtımı yıldızlı gökyüzüne dönüp küskünce ağlarken

Cebimde çocukluğumun yarısı yenmiş mandalinalarını buluyorum.