zenobia-"ışıklı ve görkemli günler dilerim yüce halkıma,
tanrının en sevdiği kulu zenobia selamlamakta sizi! Ay ve güneş, gökteki tüm yıldızlar bizim hizmetimizde.
Tanrı bize en güzel diyarı hediye edip, bizi göğün ve yerin güzellikleriyle sarmaladı,
bundandır ki sevgili halkım pek çok devlet bizim bu ihtişamlı , güç ve güzelliklerle bezenmiş bu devleti kıskançlıkla çalmak istemekte,
doğunun incisi bizim ellerimizdeydi yüz yıllarca, şimdi ise onu çalmak isteyen kurt ve sırtlanlarala çevrili etrafımız.
Ben ki sizin güçlü, asil, zeki ve tanrının lütfu buna izin vermeyeceğim. Hep birlikte imparatorluğumuzu daha da yücelteceğiz {...}"
kraliçe zenobia bir hafta önce bunları meydanda cesurca ve görkemle söylemiş ama zavallı kraliçe şimdi düşman sarayında esir bulunmakta...
zavallı kraliçe! bir zamanlar adının yanında yalnızca ihtişamlı sıfatlar olurdu, şimdi ise halkı dahi demekte " zavallı kraliçe!"
esir kraliçe düşmanların elinde, altın zincirlerle sokakta bir eşya gibi sergilenmekte, oysa o onurlu,
muhteşem kraliçe zenobia! tanrının lütfu güzeller güzeli muhteşem zenobia!
kraliçenin incisini çalmakla doymayan düşmanlar esir kraliçenin onurunu da almak istedi, buna izin vermeyen incinin sahibesi, büyük günahtı kendi nefsinle, kendi rızanla ölümü seçmek ama dayanamadı gurulu zenobia
yanında taşıdığı mandragora zehri ile son verdi ıstırabına.
Muhteşem zenobia, esarettense tanrısının ateşine razı olmuştu. Tanrı "lütfum" dediği, çok sevdiği kraliçeyi yakacaktı ateşlerde.
zenobia ölümlülerin ateşindense ölümsüzün ateşlerinde 1000 kere yanmaya razı oldu.
Gururlu, hem zavallı hem muhteşem Zenobia...