yüklemi yok kırgınlığımın

devriktir zikrime bulaşmış kainat

omurgam düz bir çizgidir

üstünde hizalanır kelimeler

dizeler ayırırım, gizden mürekkep doldurur omurlarımı

doğruldukça kanıma karışır devrikliğim

boynum siperdir an ile anlam arasına


gardını al arkadaş

soluk inancın gibi yenilgiler takın korkmadan

kırılmalarla biter mi safını bilmediğin savaşlar

ki adayıştan çok arayıştır savaşmak

ve düşün arkadaş, taraf olmandan yakıp

küllerini yokluğa savursalar

aynı fısıltılarla bir düşüncenin filizlendiği yerde

kulağınla duymadan

sesinden tanımaz mısın kendini

doğum yerin değil midir yine aynı oyun, aynı taş


inan arkadaş

fakat seccade desenlerinde değil aradığın

kaldır başını

göğe sorgudan bir şerit çek önce

hizala kaşlarının çatıklığını

merkezi gırtlağın olan bir ayaklanma başlat sonra

savur peşi sıra sorularını

ne varsa dilinle dökemediğin

hem kovalayıp hem kaçtığın neyse

neyse insan eli ulaşamayan

ve içinde senden önce doğan, inan arkadaş

yanılgı dünyadan ibarettir

kapat gözlerini

bir fidanın haklı çığlıklarına inan

bir hayvanın boyun eğişine

bir çocuğun vedasına

bazen kendine

daha çok ölüme inan

ki yetmez kirlerinden arındırmaya

insan en iyi kendine gömülür

gömüldüğün yerden yeşereceğine inan


doğrul

kırılma arkadaş

üstüne yapışan değil tenin çamurdur senin

öyleyse neden yüklemi olmayan kırgınlıkların

özlemi de sen

öznesi de sensin