Sokrates, yolda yürürken sağ tarafında Zenginus ve Fakirus'un bir konu hakkında tartıştıklarına şahit olur. Uzaktan onları dinlemeye başlar ve duydukları karşısında yüzünde hafif bir gülümseme oluşur. Tartıştıklar konu paranın gerekliliğidir ve bu sırada Sokratesi farkeden Fakirus, onu da çağırıp bu tartışmaya dahil olmasını ister. Bu atışmayı tatlıya bağlamak isteyen Sokrates, konuşmaya dahil olur ve söze başlar:
Sokrates: Bugün sizlerle beraber zenginlik ve fakirliğin manasını anlamaya çalışalım. Bunu anlayabilmek ve anlatabilmek için sizlerin görüşlerini de merak ediyorum. Söylesene Fakirus senin için fakirlik nedir?
Fakirus: Derme çatma bir evde, bir ekmeği yeri geliyor beş kişilik bir aile yiyerek senelerdir hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ben param olmadığı ve kendime bile bakamadığım için fakirim. İşte fakirlik, benim yaşadığım bu hayattır.
Sokrates: Peki ne kadar para seni mutlu edebilir?
Fakirus: Artık yarını düşünmeyeceğim kadar çok para inanın beni mutlu ederdi.
Sokrates: Sence mutluluk gerçekten satın alınabilecek bir şey mi?
Fakirus: Bu mutluluğa ne açıdan baktığımıza göre değişmez mi? Benim için şuan önceliğim kendim ve ailemin zengin bir hayat geçirmesi. Kış günü ısınmayan evimiz de ailem ile birlikte sarılarak ısınmaya çalışıyor, bir kap yemeği beş kişi paylaşıyoruz. Doymuyoruz evet ama günü geçiriyoruz.Ailem şikayetçi değil bu durumdan ancak ben bunları haketmediklerini düşünüyorum ve elimden bir şey gelmiyor. Zor bir hayat yaşıyorum ve belki de benim sınavım budur.
Sokrates:İşte bunun bir sınav olduğunu düşünüyorsan, anladığıma göre bu sınavdan kalmak için elinden geleni yapıyorsun. Pekala durumunu düzeltebilir, kendi hayatını inşa edebilirsin. Sen ise karamsar düşünerek bunu kendin için zorlaştırıyorsun. Belki de tüm sorun kalbini karartmış olmandır.
Fakirus: İnanın benim hayatım çok zor ve acımasızdı. Karnımı doyurmaya çalışmak ile geçen zamanlarda kalbimin nasıl olduğunu düşünemedim bile.
Sokrates: Sen sorunlara çözüm bulmak yerine kaçmayı tercih etmiş ve sadece fiziksel doyuma ulaşmak istemişsin. Ruhu doymayanın karnı doysa ne yazar!
(Sokrates susar ve yan tarafına döner. Zenginus oradadır ve ona bir soru yöneltir.)
Sokrates: Sence zenginlik nedir?
Zenginus: İhtiyaçlarını karşılayabilmek ve istediğin her şeye düşünmeden sahip olabilmek.Karnım aç ise ziyafet çekmek benim hakkım, en güzel giysileri giymek ya da en güzel yerlere gitmek. Yıllarca çalıştım ve görevlerimi herkesten iyi olacak şekilde tamamladım. Kimsenin oturamayacağı kadar büyük bir evde yaşıyorum. Evimiz öyle büyük ki yemek saatleri dışında ailem ile birbirimizi görmüyoruz bile. Kimsenin yiyemeyeceği kadar eti bir günde tüketiyor ve en pahalı giysileri giyiyoruz. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayan bir dadımız ve hizmetçimiz var. Evlatlarımın her işini yapıyor, onlara hizmet ediyorlar. Ben zaten yoğun olduğum için evdekilerle çok vakit geçiremiyorum ama bir dediklerini de hiçbir zaman iki etmedim. Eşim en pahalı kıyafetleri giyer ve tüm davetlere katılıp bizim şanımızı gösterir.
Sokrates: Bu anlatığın hayatının içerisinde ufak bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Evet, her şeyin en güzelini, en pahalısına sahip olabiliyorsun ve istediğini yapabiliyorsun. Ancak ben bu anlattıklarında hiçbir mutluluk izi görmüyor aksine hırs görüyorum. Hep daha bir fazlasına sahip olmak istemiş, karnını en güzel yemekler ile doyurmuşsun ama ruhun aç kalmış.İnsanın karnını doyuramamasından daha kötüdür kalbini doyuramaması.
Zenginus: Ben bu dediklerinizi reddediyorum. İnsan ne için yaşar ki? Herkes en iyisini hakeder fakar buna yalnızca çok çaba gösterenler sahip olabilir. Bu da sadece ben oluyorum. Gelebileceğim en üst noktadayım ve her şeye sahip olabilirim.
Sokrates:Her insanın ihtiyaçlarını karşılayabilmesi gerekir, öncelik her zaman budur. İstediğimiz her şeye sahip olmayı istemek ya da dilemek girdap gibidir. Sonu yoktur ve seni kendine çeker. Bir istediğin şeye bugün sahip olursun ve yarın başka bir şey istersin. Ama bazı şeyler vardır, paranın bile satın alamayacağı. Çaresi olmayan bir hastalık nedeniyle en sevdiğiniz insanı kaybettiğiniz zaman bunu hangi para satın alabilir?
Zenginus: Çaresi olmasa bile en azından en iyi doktorları getirebilir ya da son zamanlarını en güzel şekilde pahalı hediyeler ile geçirmesini sağlayabilirim.
Sokrates:Fakirus, peki böyle bir durumda sen ne yaparsın?
(Konuşmayı dikkatle dinleyen Fakirus, Sokratese döner.)
Fakirus: Ona güzel dileklerimi söyleyip, sımsıkı sarılmaktan ve göz yaşı dökmekten başka ne yapabilirim bilmiyorum. Galiba elimde o anda olan birine verebilecek sevgiden başka bir şeyim olmaz.
Sokrates: İnsan başına gelmeden anlayamaz ama en azından ilettiğiniz fikirler için teşekkür ederim.Sen Zenginus,ölüm döşeğinde olan birine diğer dünya var ise oraya götüremeyeceği, diğer dünya yok ise de bir daha kullanamayacağı bir şey vermen mantıklı mıdır? Verilebilecek en güzel, insanı sonsuz huzura erdirecek şey sevgi değil midir? Fakirus, elimde olan tek şey sevgi derken aslında elinde olan ve bu dünyada hiçbir para ile satın alınamayan şeyin değerini bilmediğin için aslında zenginliğin paradan ibaret olmadığını anlayamıyorsun. En büyük fakirlik, elindekinin değerini bilmemektir.
Fakirus:Galiba bu örnek bende bir şeyleri farkedebilmeme neden oldu. Zenginus'un ailesi ile vakit geçirememesi, çalışıp para kazanmak için hayatını tüketmesi ve bu hayatın içerisinde bir sevgi koyamamış olması çok üzücü. Oysa biz karnımız tam doymasa da geceleri ısınmak için birbirimize sarıldığımızda kalbimizi doyuruyormuşuz. Bugün aramızdan biri eksilse, en azından sevgimiz ile uğurlayacağız ve zaman geçirmemenin pişmanlığını yaşamayacağız.
Sokrates: Ne güzel bir farkındalık oldu bu, hiçbir para o pişmanlığı geçiremez. İnsanlar çalışarak karnını doyurabilir ve fazlasını istemez ise bir ekmek ile de geçinebilir. Önemli olan sevgidir, sevebilmektir. Fazlasını istemenin dediğim gibi bir sonu olmadığı gibi ölümcüldür, aza yetinmeyi bilen ve başkalarından daha iyi şeylere sahip olma duygusundan vazgeçerseniz asıl dünyanın en mutlu insanı olursunuz.
Zenginus:Haklısınız, bunları hiç düşünmemiştim. Ben istediğim her şeye sahip olabilmeyi sadece paranın sağlayabileceğini düşünmüştüm.
Sokrates: Bakıyorum da karşıma, biri zor bir hayat da olsa karnını doyurmak için harcadığı sürede ruhunu doyuran ama bunu farkedemeyen, ailesi ile yaşadığı ev soğuk da olsa sevgi ile ısınan, çok aç da olsalar birbirlerini düşünüp yemeklerini paylaşan bir Fakirus, bir yanda da daha fazlasını elde etmek için ailesine vakit ayırmayan, kalbinde sevgiye yer vermeyen ve hep başkalarından daha iyi olmak isteyen bir Zenginus görüyorum. En başından beri sizlere anlatmak istediğim şey zenginlik kavramının para ile olmadığıdır. Ancak siz maddi olarak olaya baktığınız ve bu şekilde düşündüğünüz için gerçeği göremiyorsunuz. Asıl zenginlik sevgidir, sevgiyi paylaşmaktır. Şimdi soruyorum sizlere, hanginiz zengin hanginiz fakir?
Zenginus: Asıl fakir benim, param çok ama ruhumu doyurmuyor.Teşekkürler Sokrates, geç olsa da bir şeylerin farkında varabildim.
Fakirus: Her şey paradan ibaret değil, karnım doymasa da ailem ile gece sarılıp uyumanın verdiği o tokluk karnımı da doyurmaya yetiyormuş.
Fakirus, artık zenginliğin sadece maddi olmadığını, Zenginus ise paranın her şeyi satın alamayacağını anlamıştı. Zenginlik para ile ölçülemeyecek kadar değerli olan sevgiye bağlıydı. Sokrates, bunların onlar tarafından anlaşılabildiğini görünce gülümsemiş ve onlar için hayatın bundan sonra farklı olacağından emin olmuştu.