Yaşam küçük bir zeytin ağacıydı gözümde.

Her yeri yeşil, kabuğu ölüm kahve.

Sıraya girerdik bazen belediyenin önünde,

Gözleri bugünden ileriye gitmeyen herkesle

Bir sıcak yemek olsun isterdik

Canı kırık, çatısı çökmüş on kişilik evde

Herkes derdi yaşıyoruz diye.

Sormak istedim kendime, ben de var mıyım

Bu hayat denilen yaşam denizinde?

Görüyorsunuz bazen yüzü çökmüş, alnı atlas olan amcaları.

Ne kadar da hüzün birikmiş küçük, geniş bedenlerinde?

Soruyorum bilen bilmeyen herkese.

İnsan ölürken de ağlar mı sizce?


Dedim ya, zeytin ağacıydı benim için yaşam.

Kocaman gözleri olan, üstüne aşk kelimeleri kazınmış bir zeytin ağacı.

Çocukluğumda kırmızı evin avlusunda vardı ondan.

Üstünde büyükçe Ş ve A harfi olan.


Sordunuz mu hiç kendinize neden yaşıyorum diye?

Acaba hayatın neresindeydim evvelce.

Zeytin ağacıydın belki de kocaman gözleri olan her yeri yeşil.

Ama kabuğu ölüm kahve.

Hatırıma geliyor bazen annem toplardı onu.

Alırdı eline

Sonra ezerdi onu, sokaktan aldığı kocaman taş ile.

Belki de hayat o zaman kazındı küçük zihnime.

Gerçekten yaşam annemse onun elinde ezilen taneydim ben de.

Hayat diyoruz ya sırrı bu mu sizce?

Babam söylerdi, ezemedik bunları büyümedi bunlar diye.

Aklıma o tane gelirdi.

Gülümserdim hafifçe.