Hayvan besleyen varsa aranızda, çok farklı bir sevgi deneyimi olduğunu bilir muhakkak.. 

Size birinden bahsetmek istiyorum, hem kalbimi öylesine dolduran, hem de öylesine acıtan küçücük zeytinden...

Eski yaşadığımız evde komşular ne bizden, ne de iki aile birlikte beslediğimiz köpeğimiz zeytinden memnun değildi. Hoş biz de onları sevemedik ya bir türlü..

Oysa herkesle anlaşabilirim gibi gelirdi hep bana o zamana dek anlaştım da. 

Ama o evimiz şehrin biraz dışındaydı ve sanırım komşular da pek, yaşayan insan veya hayvan sevmeyen cinstendiler. 

Zeytin 3 aylikkek geldi bizim bahçeye. Hem komşumuz hem eşimin çocukluk arkadaşıydı onu getiren. Cins bir köpek bu dedi ama gövdesi uzun, bacakları kısa, kafası kocaman bir köpek. Zamanla sevdik onu. Hatta mahalledeki bir kaç kendini bile sevemeyen müsvedde insan hariç herkes sevdi onu. Bir süre sonra çocukların sevgilisi olmuştu bile. 

Hatta bir keresinde birlikte gittiğimiz çok titiz olan eşimin annesi bile evinde bizimle birlikte misafir etmişti. Simsiyah ama kuyruğunun ve karnının bı kısmı beyaz gözleri kocaman kulakları minik bir köpek . Bakışları öyle sevgi dolu, hareketleri öyle sefkatli. Sabahları benimle birlikte yürüyüşe gelirdi çoğu zaman, ondan önceleri her korktuğumda, nefesime odaklanmaya çalışırken tanıştım sayılır ben yogayla, o gelince farkettiğim bir şeydi bu. Korkmuyordum o varken artık, gel dediğimde geliyor, koş dediğimde koşuyor yanımdan biri geçsin öndeyse bile yanıma geliyordu, hem de tasmasız. Bir sokak dönemecine geldiğimizde mesela, önden gidiyorken dönüp gelip beni kontrol ederdi güvende miyim, peşinden gidiyor muyum diye.

Öyle hoşuma giderdi ki bu davranışı. İnsan kendini farklı bir güvende hissediyor. Ne bileyim yolda yürürken bile olsa muhteşem bir sahiplilik duygusu sarıveriyordu tüm bedenimi. Korkmuyordum, o kadar karanlıkta bile. En kaliteli köpek mamasından da olsa önünde, bizden arta kalan yemeklere bayılırdı. Kedilerle kuşlarla diğer köpeklerle bile anlaşırdı hep. Kendi yemeğini seve seve paylaşır hiç ses bile etmezdi. 

- Biraz önce bahsettiğim gibi şehrin dışına doğru bir muhitte oturuyorduk. Eskiden köymüş. İnsanlar ihtiyacı olmayan neleri varsa küçük bir kamyonetin yada traktörün arkasına taktığı bir römorkla getirip o güzelim manzaramızın ortasına döküp gidiyordu bazen. Bazen bu bir canlı da olabiliyordu malesef..

Nerde evinden atılan yada salıverilen köpek varsa arkadaş edinir, kendi kulübesine getirirdi. Bir keresinde kıvırcık tüylü kirli beyaz yaşlı bir köpeği arkadaş edindi ve bir süre birlikte yaşadılar. Başka bir zamanda kocaman bir kangal buldu geldi. Sürekli birlikteler. Ama biz korkuyorduk iriliği yüzünden. Kendi yuvasını ona verip kendi dışarda uyuyor diye içten içe ona kızıyordum aslında. Sonra öğrendik ki meğer hamileymiş kangal, 3 tane yavrusu oldu. Mecbur zeytine başka yuva yaptık bitişiğine. Fakat yavrular yüzünden çok saldırganlaşan kangal, o köpek düşmanı komşuları daha da öfkelendirdi. Belediyeden gelenler yetmedi, çevredeki inşaatta çalışan müsvedde insanlar tarafından şiddet görmeye başladılar. Yavrulardan birini arabayla çarpıp öldürdüler, ötekini döverek... Sonuncu yavru sabah kalktığımızda yoktu.

-Umarım beslemek isteyen biri almıştır..  

Bir zaman sonra taşınmak zorunda kaldık o evden . Ve ben kafaya koydum bahçeli bir ev bulup yanımıza alacaktım. 

...

Ama olmadı. Gene bir apartman dairesi hemde bu kez site içerisinde. Çocukların okuluna yakın diye tercih etmek zorunda kaldım aslında. Ev sahibi " kesinlikle olmaz" deyince onu orda diğer komşulara emanet edip taşındık. 

Bunca şeyi belki vicdanımı rahatlatmak için belki de kendime olan öfkemden yazıyorum aslında bilmiyorum. 

Çünkü bu gün tesadüfen gittiğimde öğrendim ki; zeytin biz oradan gittikten sonra ön ayağının birini kaybetmiş.. Nasıl olmuş bilen yok. Ama şu an 3 ayağı var. Kanlar içindeymis bulduklarında önce yürüyememiş.. Sonra kesmişler bacağını.. 

...

Bizi görünce koşarak geldi gene. Sevinci hala aynı. Ne bir sitem ne bir öfke. 

Ama ben hala ağlıyorum. Çünkü biliyorum içten içe bir sebebi de benim o ayağının artık olmamasının.

Öyle kızgınım , öyle öfkeliyim, öyle küskünüm ki bu gün kendime...

Özür dilerim be zeytin... Çok özür dilerim...

Kurallara uymak zorunda hisseden bu beynim için, 

Şu kalbimi dinleyemeyen aptal zihnim için,..


Ve teşekkür ederim, nasıl sevilire örnek olup, hatırlattığın için...