Bitirip kapağını kapattıktan sonra; uzun zamandır kitaplığımda öylece duran bu kitaba neden elimin bir türlü gitmediğini anladım. Okuma yazmayı söktüğümden beri okuyorum, on üç senedir. Ve bu on üç senelik zaman diliminde okuduğum bütün kitaplar beni bu kitaba hazırlıyormuş sanki. Tıpkı; yaşadığımız bütün mutlulukların, kederlerin, sevinçlerin, acıların bizi yarına hazırladığı gibi... Günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsünü anlatan bu eserde, küçük Zezé'nin bütün hislerini bana iliklerime kadar hissettirebilen bir anlatımı vardı Vasconcelos'un. Zezé'nin mutluluğunu, hüznünü, gülüşlerini, gözyaşlarını, sevgisini, korkusunu, acısını... Bütün hissettiklerini âdeta yüreğimde hissettim ve onunla beraber ben de yaşadım. (Bu kısım spoiler içeriyor.*) Ve her şey bitip Son İtiraf'ı okuduğumda o kadar kalbim kırıldı ki, son ana kadar Portuga'nın geri dönmesini, ölmemiş olmasını dilemiştim.
Üzerimde şu ana kadar bu kadar büyük bir etki bırakan tek kitap diyebilirim. Kitap okumayı sevmeyenlerin bile çok severek okuyabileceği bir kitap. Kesinlikle tavsiye ederim.