Aylar önce korkuyla yürüdüğüm, geceleri vahşet dolu mahalleye güneş de veda ederken ben ziyaret için dönüyorum. Sokaklar henüz korkuya teslim olmamış, çocukların masumiyeti hakim hâlâ. Dışarıda biraz daha oynamak için annesine yalvaran kız çocuklarında minik Gökçe’yi görüyorum. Hayatta bazı şeylerin her zaman yolunda gitmediğini fark etmesine rağmen çocukluğuna sığınıp olanları görmezden gelen hatta zaman zaman yanlışları normalleştirmeye zorlanan minik Gökçe’den parçalar var bu sokağın çocuklarında da. Bir an durup gözlerimdeki yaşı siliyorum. Bitmedi mi o gözyaşları? Kurumuyor ki yüreğim, nereye bitsin! Yarım kaldı bu mahallede her şey, Büfeci Şengül teyze ile sabah sohbet edemiyoruz, çapraz binadaki Melek teyze okul dönüşümde bana balkondan laf atamıyor, dışarıdan mutlu görünen o ailenin en küçük ferdi yok mahallede. Herkesin artık arada anımsadığı tek şey evden nasıl ayrıldığım… Çocuk ve kuş sesleri ile bezenen bu mahalledeki minik hayatım yarıda kesildi, aldılar elimden sakin yaşamımı! Kalabalığın içine itti babamın vahşeti beni. Alarm değil korna sesiyle uyanılan sabahlar günaydın dedi, kimsenin birbirini tanımadığı şehrin yoğunluğunda yalnızca birbirimizi kovaladığımız yabancı hayatı sarıp sarmaladı! Yabancı hayatı evet çünkü bu semt birini tanımana fırsat veremeyecek kadar hızlı, herkes birbirine yabancı. Bu yeni semtte herkes kendi gerçekliğinde debeleniyor ve ben bu gerçekliklerin arasında boğuluyorum çünkü başkalarının gerçekleri benim gerçekliğimi zedeliyor zaman zaman. Zedelediği yetmezmiş gibi beni yalnız bırakıyor. Herkesin kendi gerçekliğine gömüldüğü bir dünyada kim ötekinin acısını, kıvranışını fark edebilir ki? Beni fark edebilecek tek kişinin Zeze olduğunu bildiğimden her gün Şeker Portakalı'nda alıyorum soluğu ve her geçen gün Zeze’den parçalar buluyorum kendimde ama şöyle bir gerçek var ki Manuel Valaderes gibi beni benimseyecek kimse olmayacak hayatta çünkü güçlü olmak zorunda bırakılan ve bunu başaran kimselerin hayat boyunca tüm zorluklara göğüs gereceğine inanılır, belki de can vermek istemeyişimizin bedelidir bu.