Kendimle konuşuyorum. Dudaklarım bile kıpırdamıyor üstelik. Gözüme yerdeki tozlar ilişiyor, yakın zamanda süpürmemiş miydim bu evi? Ne tuhaf yaşamın kuralları, bazı tekrarlar gerekli. Rutini becerebilenlerin dünyasında yaşadığımızı düşünmüşümdür hep. Ki ben rutin sevmem.

Canım hep kendime sarılmak çekiyor biliyor musun? Şöyle başımı omzuma yaslayıp uzun uzun oturmak çekiyor. Hani fırtınadaydım ya, şimdi de fırtına sonrası sessizlik mi oldu dersin?

Kilo veriyorum günden güne. Nasıl biliyor musun? Açlığı keşfederek. Açlığın beni beslediğine ikna olarak. Saatlerce beklediğim ve ötelediğim bir şey haline geldi adeta. Artık çok az şeyi kutluyorum yiyerek. Ve çok az şeyi yiyorum ağlayarak. Yerine ne koydum bilmiyorum. Yürüyorum artık. En çok ağlarken yürüyorum. Geçen gün yağmurda yürüdüm. Yağmurda ve ağlarken. Ne mi olmuştu? Bir hayal kırıklığı vakasıydı. Kendimle kendim arasında sıkışıp kalmışlığıma ağladığım bir andı. Neden insan koşar ateşe? Tatlı tatlı yanmaya duyduğum arzuyu hiç anlayamıyorum. Ama bana hiçbir şey vaat etmeyen yerlere aşinayım bilirsin.

Düzene ihtiyacım var çünkü biraz dağınık bi insanım. Sırf bu yüzden çok insan da sevmiyorum. Kusurlarımı göstermekten hoşlanmadığım için biri geleceği zaman ultra üst düzey bi performans sergilemem gerekiyor çünkü. Beni tozlu yerlerimle de sever misiniz? Bence sevmezsiniz.

Babam beni niye sevmedi ya? Neden hayatına dahil etmedi hiç? Bence mesele benle ilgili değil. Ama bu beni sevilmez ve görülmez olduğuma ikna etmiş olmalı bir yerlerde. Hala bunu çözmeye çalışıyorum baba, teşekkürler.

Biri kapıma dayandı geçenlerde. Beni gözetliyormuş. Korkumdan uyuyamadım. Belki de günlerdir evden çıkmayışım da bu yüzden. Öfkeliyim çok, ama kendimi korumaya yeter mi bilmiyorum hiç. Bazen ölmeyi de çok abartıyoruz. Çünkü ölebiliriz en fazla değil mi? Ama ölmekten çok korktuğum şeyler var bu hayatta. Mesela utanmak. Kendimden çok utanmak. Yanlış kararlar vermeme çabam da bu yüzden. Ama bir yanım da diyor ki sen böyle yaparsan hayatımız hiç kıpırdamayacak. Yaşamadan mı ölmek istersin? Böyle soruların arasında şıp diye ölesim geliyor. Bazen çok ölesim geliyor. Ama öyle ölünmüyor.

Zihnimi paylaşacak birine ihtiyacım var. Kağıtlar, sayfalar, şarkılar bazen yetmiyor. Öyle biri olduğunu da sanmıyorum ya bakma. Bazen çok yalnız hissediyorum. Bu karamsar bi cümle değil. Gerçekten yalnız hissediyorum. Ama bu da benim gerçeğim.

Susabilirmiş gibi kapatmak istiyorum zihnimi. Gülümsediğim ve gülümsememin sevildiği anları aklıma getiriyoruum. Mutlu oluyorum. İnsan 3-5 an için mi yaşar bu hayatı? Bana gerçek 3-5 an daha vermek ister misin? Çünkü benimkiler çok boş geçiyor. Kübra çok daha fazlasını hak ediyor. Ama sanırım ben iflah olmaz bi duygusalım.