Calvino şöyle diyor:


Hayatınızda öyle bir an geliyor ki, tanıdığınız ölülerin sayısı canlılardan daha çok oluyor ve beyniniz artık yeni yüzleri tanıyamıyor, gördüğünüz her yüz, eskiden tanıdığınız yüzlerden birini maske olarak ediniyor.


Kitabı kapatıyor, şöyle diyorum: Hiçbir yüz yoktur ki.. Hiçbir yüz yoktur ki… Sonrasında,  ne mırıldandığımı ben de seçemiyorum.

*

Bir belgesel izledim: Makineye Karşı İnsan.


İngiltere ordusunun ilk tank modellerinden birinin kod ismi “Mother”mış. Henüz ortada doğru düzgün bir tank modeli yokken, tank birliğine seçilmiş olan askerler, eğitimlerinin bir sabahı uyanıp bu tankla tanıştırılmışlar: “Mother”. Savaş meydanında annenizin sizinle olmasını istersiniz herhalde. Bunu öğrenir öğrenmez şunu hatırladım:


Gezi zamanı, vali televizyona çıkıp şöyle diyor: Annelere sesleniyorum, iyilikleri için çocuklarınızı parktan geri çağırın. Birkaç saat sonra parka 30-40 kadın geliyor, şöyle bağırıyorlar:


Dayan yavrum, annen geldi! Diren yavrum, annen geldi!


Bu sahneyi ne zaman hatırlasam gözlerim doluyor.

*

Calvino, yeni bir yüzü öğrenememeyi yaşa bağlamış. Yaş dememiş ama, hayatta gelinen bir nokta demiş. Yeni bir kokunun öğrenilemediği zaman ne zaman, kaç yaşındayken öğrenebileceğimiz kadar kokuyu öğrendik ve sonrasında ne duysak önceden bildiğimiz kokulara benzettik, Calvino’yla bunu konuşabilmek isterdim. O konuyu insan yüzlerine çekmek istedikçe, ben Zihnin İnsankokusu Katalogu’ndan bahseder dururdum..